Nuh Peygamber’in cep telefonu!.
Dünkü “Yeni fikirleri konuşmak ve tartış mak” başlıklı yazımı okuduğunuzu farz ederek şimdi konuya giriyorum.. Gazetelerde, hem de birbiri ardına en oku nan, en önemli köşe yazarlarının kalemlerin den dalga geçen, alay eden yazı ları okuyarak haberdar olduğum konuya..
Bir Deniz Bilimleri uzmanı bir profesör “Tufan” adlı bir kitap yaz mış. İlginç fikirler ileri sürmüş.
Din kitaplarında yazan bilgile re göre, yüzlerce metre yükseklikte ki dağlar gibi dalgalara dayanacak ve içinde binlerce canlı türünü, dişili erkekli taşıyacak güçte ve büyüklük teki geminin tahta değil, çok gelişmiş bir teknoloji ürünü olması gerektiği ni yazmış. Bu geminin aylarca sular da kalmasını sağlayacak yakıtı depo etmesinin nükleer enerji dışında mümkün olma dığını anlatmış. Oğlunu, gemisine ancak telsiz telefon, yani cep telefonu ile çağırabileceğini, gemiden, ufukta görünmeyen karaya, güvercin değil, ancak insansız hava aracı uçurabileceği ni, o uçan nesne geriye bir zeytin dalı ile döndü ğüne göre, geminin Ağrı, ya da Cudi dağlarında değil, Ege’de bir yükseltide karaya oturduğunu söylemiş.
T5T’de Pelin diftçi de konuyu ilginç bulmuş. Hem Tufan’ı yazan Yavuz Örnek’i, hem de çok iyi tanıdığı, birlik te kitap yazdığı (Programda o kitabı da gösterdi.) İlahiyatçı Prof. Ömer Faruk Harman’ı çağırmış ve “Tufan” konusunu konuşmuşlar.
Prof. Örnek’in çok aykırı fikirleri haber olun ca, bizim kalemşörler mal bulmuş magribi olup, kaleme sarılmışlar ve başlamışlar Tufan yazarıy la alay etmeye..
Dedim ya onlardan okudum. Hemen inter nette programı bulup izledim. Benim tepkim, sunucu Pelin Çiftçi’ye oldu asıl. Konuklarından fazla kendisi konuşmaya, ekranda kalmaya hevesli.. TRT ekranlarına değil, güzellik yarışma sına katılır gibi aşırı makyajını “Herkes en çok beni görecek” diye yaptırmış sanki.. Ve de açık ça taraf tutuyor.. Ortak kitap yazdığı Hocanın tarafını.. Oysa asıl merak edilen şey, çocukla rın bile bildiği Nuh Tufanı efsanesi değil, Prof. Örnek’in aykırı fikirleri.. Durmadan lafını kesi yor, bırakmıyor ki anlatsın. Bırakmıyor ki, dinleyelim.. Hoca “Hepsi belgeli” diyor.. Yahu birinin belgesini sor. “Göster” de. “Kanıtla” de. Hayır.. Laf olsun torba dolsun, maksat.. Sonra da içerden emir mi geldi ne olduysa, “reklam” deyip dönüşte programı pat diye bitirdi.
Şimdi, Örnek Hoca ile dalga geçen yazarların bir teki bu progra mı izledi mi?. Bir bilim adamı, konu su da Deniz Bilimleri olan bir bilim adamı, Tufan’la ilgili adeta yeni bir “Tanrıların Arabaları” kita bı yazmışsa, onu okuyan tek kişi var mı içlerinde.. O zaman nasıl dalga geçi yor, alay ediyor ve aşağılıyorlar adamı?. Daniken’le alay etti mi bun lar?. Peki Örnek Hocanın günahı ne?. Türk olması mı?. Dün yazdım. Hoca ile dalga geçenler, Newton Fiziğini bitiren Kuantum Mekaniği’nden haberdar mı?.
O kuantum fiziği ile, olmaya cak şey yok..
O zaman ne kadar aykırı da olsa, hele bir kulak verin adama, dalga geçmeden. Hele bir okumaya teşebbüs edin Tufan kitabını.. Sonra söyleyin fikrinizi..
Benim kızdığım, öfkelendiğim, zerre bilmeden peşin hükümle saldırmak. En kolay yoldan, tiraj, reyting ve taraftar elde etmek..
“İnsanlar konuşa konuşa” dostlar!. En aykı rı fikirleri bile konuşmamız, tartışmamız lazım. Dün yazdım.
“Bir kedi ayni anda hem canlı, hem ölü ola bilir mi?.
Bu sorunun cevabını merak eden, üç satır kuantum fiziği okuyan var mı, alay edenler, içinizde.. Var mı?. Okuyun bakalım, olur muy muş, olmaz mıymış?. Okuyun bakalım.. Bu dünya daki bir taneciğin ikizi, 13 milyar ışık yılı ötede, evrenin görülebi len son sınırında olabilir mi?. Bu iki tanecik birbirleriyle haberleşe rek ayni hareketleri yapıyor ola bilirler mi?.
Aklınız duruyor değil mi?. Bilimde “Yok” diye bir şey kalmadı, biliyor musu nuz?.
O zaman her şeyi, ama her şeyi tartışmak, konuş mak gerek..
Alay etmeden önce din lemeyi öğrenmeliyiz..