Anish Kapoor’dan sonra, bir müthiş sergi daha..
Topkapı Sarayı hazine dairesi ni gezdiniz mi?. Orada her biri tek başı na hazine olan hari kalar sergilenir ve sak lanır.. En güzel ve en kıymetlilerindendir, Osmanlı Padişahlarına hediye edilen Ming Porselenleri.. Çin’in tarihi
Ming Sülalesi’nden kalma yüzlerce parçadan oluşan takımlar.. “Aman.. Tonla var işte” deyip geçmeyin sakın.. Yıllar önce anlatmıştım.
Cüneyt Ağabey’le Lufthansa’nın Türkiye PR işlerini yapıyoruz.
Bir gazeteci gurubuyla geziye git tik. Bizi kent müzesine de götür dü, Almanlar.. Dolaştık, dolaştık.. Nihayet “Şimdi sizi, en kıymetli eserimizi sakladığımız odaya götü receğiz” dediler..
Hani meşhur Topkapı filminde, Saray’dan çalınan bir hançer var dır. Onun gibi korumalı bir oda.. İçerde, tam ortada sadece bir sehpa var. Etrafı kurdela ile çevrili. Bir metreden fazla yaklaşamıyorsun, yani.. Sehpanın üzerinde bir fanus. Kilitli.. Fanusun altında bir porselen vazo.. Hepsi o.. Biri kadife kurdela yı aşmaya davranırsa alarmlar çalı yormuş. Fanusa dokunursa, kızılca kıyamet.
Görünce tanıdım hemen.. Ming Vazosu.. Hani bizde yüzlercesi ser gilenen, yüzlercesi de yer olmadığı için depoda saklanan porselenler den bir, tek bir tanesi, adamla rın müzesindeki en kıymetli eser.. Anlayın, bizdeki hazineyi..
Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki, Çinli sanatçı Ai Weiwei’nin sergisinde bir stand var.. Üzerinde yan yana üç Ming Porseleni.. Sergiyi bana anlata rak gezdiren Müze Müdürü, sevgili Nazan Ölçer Hocam “Biri Ming” dedi. “Topkapı müzesinden ödünç aldık. Diğer ikisi Weiwei..”
Niye koymuş bun ları yan yana, Çinli..
“Önemli olan, kaç yıllık oldu ğu değil, sanatçının tasarımı, emeği ve yarattığıdır” demek için.. Weiwei sadece sanatçı değil.. Politik bir sanatçı ayni zamanda.. Düşünür.. Eserlerinde felsefe var. Tezler var..
Az ilerde bir duvarda yan yana üç fotoğraf. Birincide Weiwei cep heden. İleri uzattığı elleri arasında bir Ming Vazosu tutuyor. İkinci de ellerini hafif yana açmış. Tuttuğu vazo boşlukta. Düşüyor.. Üçüncü resimde vazo yere düşmüş, param parça..
Weiwei “Önemli olan eserdir” diyor. “Şekli değil. Yerdeki parça lanmış, dağınık parçalar, eserin bir başka halidir!.”
O öyle diyor ama sanat dün yasının yarısı da, bir daha yerine konulmaz Ming Vazosu’nu parça lamanın vandalizm olduğunu hay kırıyor.
2013’te Hintli heykeltraş Anish Kapoor’un sergisini Türkiye’ye getirmeyi başarmıştı, Nazan Hocam..
Bu defa bir başka dünya çapın da Uzak Doğulu’yu ikna etti. İki yıl uğraşmış..
Hocam gitmiş.. Weiwei gelmiş.. Buluşmalar, konuşmalar.. Sonunda “Tamam” dedirmiş..
Anish büyülemişti beni.. Weiwei de büyüledi.. Çıkmak istemedim.. Sergiyi gezmekte geç kaldığım için de kahroldum.. 28 Ocak’ta, yani yarın kapanıyordu. Yazacaktım da ne olacaktı ki?.
Hocam “İlgi o kadar büyük ki, galiba uzatıyoruz” dedi.. Weiwei kabul ederse, tabii.. Dün akşam haber geldi. 11 Mart’a kadar uzatılmış.. Ben de rahat oturdum yazımın başına..
O zaman İstanbul’da olmayan lar bile gelebilir. Gelmeliler.. Çünkü değer..
Neden değer?.
Ai Weiwei bir defa dünya nın tanıdığı, saydığı ve tartıştı ğı bir sanatçı. Büyük olasılıkla siz de tanıyorsunuz onu..
2008 Pekin Olimpiyat Oyunları’nı izlemişsinizdir mutlak..O zaman hele geceleri dış çekimlerde görülen rengarenk Olimpiyat Stadını, o unutul maz Bird Nest/ Kuş Yuvası’nı hatırlayacaksınız mutlak.. İşte o stadın tasarımcısı Weiwei..
Bakın, bu sayfanın tümünü dol durabilirim, politik fikirleri yüzün den başına gelmedik kalmayan.. Sürgünlerde yaşayan, işkence ler gören, yurtdışına giden.. New York’ta çağdaş sanatın kurucula rı arasında sayılan Andy Warhol ve Marcel Duchamp ile tanışan, Avrupa’da Van Gogh’un izlerini süren bu adamı ve eserlerini anlat mam bitmez..
Ama boşuna vaktinizi almaya yım..
Siz, önce sergiye gidin.. Benim gibi büyülenirseniz eğer, müze için deki dükkâna uğrayın ve oradan “Ai Weiwei Porselene Dair” adlı kitabı alın.
Bu kitap bir hazine tek başına.. Ai Weiwei’yi anlatıyor. Şair babasının doğumundan itiba ren Çin’i, Mao’nun Çin’ini, Kültür Devrimini, sonrasını, bugününü anlatıyor. Ailenin önce komünist, sonra sağcı diye neler neler çekti ğini anlatıyor ve müzede sergile nen her eseri anlatıyor.. Günlerden beri karıştırıyor, okuyorum.. Çevremdekilere anlatıyorum.
Bu kitabı alın ve kitaplığınıza değil, baş ucunuza koyun.. Sizin de bir minik hazineniz olsun.
HHH
Nazan Ölçer Hocamı, bu sergiyi getirmeyi başardığı için kutluyorum.
Akbank’a teşekkür ediyorum yürekten. Onlar sponsor olmasay dı, bu kadar maliyeti yüksek bir ser ginin Türkiye’de açılması mümkün olmazdı.
Türk medyasına da bir kez daha teessüf ediyorum..
Bu sergiyi anlatan, tanıtan kaç yazı okudunuz?.
Her gece saatlerce ayni palav racılarla ayni konuları işleyen sözde açık oturumlarla beleş saat dol duran haber kanalları bu sergiyi uzmanlarla tartıştılar mı?.
İlber Hocam ne derdi mesela, bir Ming Vazosu’nun yere atılması na?.
Ya da, mesela “Nuh oğlunu cep telefonuyla çağırmıştı” diyen Örnek Hocam, ellerinde kalaşnikoflarla Musa’yı kovalayan Firavun askerle rine?.
Daha neler neler ve de neler?. Ya köşe yazarları.. Köşelerini kül türe ve sanata kapamış, sayfalar dol duranlar!.
Değişik, farklı, yararlı bir şey yap mak aklınızdan geçmiyor mu, onla rın da, kırk yılda bir de olsa?.