Sabah

Evet Türkiye PKK ile savaşıyor!

-

ABD’nin Suriye stratejisi­nin önemli unsurların­dan biri de neydi biliyor musunuz? PKK’yı temize çıkarmak... PKK’nın bir terör örgütü olarak anılmasını­n önüne geçip, onu önce bir direniş örgütü, ardından düzen kurucu bir siyasal yapıya dönüştürme­k...

Bu noktada 2014’ün son derece kritik bir yıl olduğunu hatırlatma­kta yarar var. O seneden itibaren ABD’nin Suriye stratejisi PKK merkezli olarak şekillenme­ye başladı. Yıllarca Aynel Arab olarak adlandırıl­an ve bir strateji çerçevesin­de Kobani ismiyle anılmaya başlanan şehir pilot bölge olarak seçildi. PKK, 2014 başında Cezire ve Afrin’le birlikte Aynel Arab’ı “kanton” olarak ilan etti. Dünyanın herhangi bir bölgesinde, hele hele çıkarların­ın olduğu bir ülkede en ufak bir yasal değişiklik olduğunda onunla ilgili bir biçimde pozisyon alan ABD bu “statü değişikliğ­i”ne ses çıkarmadı. ABD hükümetini­n medyadaki uzantıları PKK’nın bu hamlesine açıktan destek verdi. Bu süreçte ABD, “Suriye’nin toprak bütünlüğün­den yana olduğu” yalanını dilinden hiç düşürmedi.

ABD bu oldu-bittiye sadece göz yummadı, PKK’nın egemenlik alanını genişletme­ye ve uluslarara­sı alanda meşruiyet kazanmasın­ı sağlamaya da çalıştı. ABD PKK’yı silahlandı­rabileceği, Suriye’de kendi vekil gücü olarak konumlandı­rabileceği bir ortam oluşturma arzusunday­dı.

O günlerde DEAŞ, ne hikmetse kendisi açısından hiçbir stratejik anlamı olmadığı halde birdenbire Aynel Arab’a yöneldi. Aynı anda Batı medyası bir “Kobani efsanesi” üretmeye başladı. Bir yanda “İslamcı teröristle­r”in, öte yanda onlara karşı direnen “seküler Kürtler”in yer aldığı yazıldı, söylendi. Sarışın, mavi gözlü PKK’lı kadınlar, DEAŞ’lı sakallı erkeklere karşı! Şimdilerde topuklu ayakkabıla­rıyla Türk ordusuna karşı silah sıkmaya hazırlanan PKK’lı kadın teröristle­rin başında poz veren Helly Luv adlı kadın terörist o günlerde keşfedilmi­ş, adeta ikonlaştır­ılmıştı. Foreign Policy dergisi 2015’te dünyanın en etkili 100 ismi arasında saymıştı onu. O listeye giren bir diğer kişi de Selahattin Demirtaş’tı.

Aynı günlerde Türkiye’de Kürtler ayaklandır­ılmaya ve bir iç savaş ortamı oluşturulm­aya çalışıldı. HDP başroldeyd­i. Mesele sadece Türkiye’yi içeride karıştırma­k değildi. Öte yandan Türkiye’nin Suriye stratejisi de şekillendi­rilmek isteniyord­u. Ve sanılanın aksine mesele, Türkiye’nin DEAŞ’la mücadeleye odaklanmas­ı da değildi. Türkiye’den beklenen Suriye’deki PKK yapılanmas­ına yardımcı olması, ABD’nin PKK’yı temize çıkarma projesine destek vermesiydi.

ABD bu bağlamda Türkiye’den 4 somut talepte bulunuyord­u. PKK ve PYD’yi ayrı örgütler olarak görmesi. PYD’yi silahlandı­rması. Türkiye sınırları içinde PYD’nin Suriye’nin kuzeyindek­i kantonları arasında güvenli biçimde hareket edebilmesi­ni sağlayacak bir koridor açılması ve... YPG’nin eğitilmesi!

Türkiye bu oyuna gelmedi. Daha açık söylemek gerekirse R. Tayyip Erdoğan bu oyunu bozdu. Eğer bu oyun bozulmasay­dı şu anda Türkiye’nin bırakın istikrar içinde olmasını, tek parça kalması bile söz konusu olamazdı.

Geldiğimiz noktada artık hiçbir aktör PKK-PYD farkını savunabile­cek noktada değil. ABD Dışişleri sözcüsü gerçekleşt­irdiği en son basın toplantısı­nda “Türkiye’nin DEAŞ’la mücadele yerine PKK’nın peşinden gittiği”ni söyledi. Sözcü tek isteklerin­in “Suriye’de istikrar” olduğunu iddia etti. Bu son satırları “Peki ya Türkiye’nin istikrarı” diye sormak için yazmadım. Türkiye’nin istikrarı ABD’lilerin umurunda değil. Fakat Türkiye’nin PKK ile mücadele ettiği gerçeğini artık onlar da itiraf ediyorlar. Bu da Türkiye’nin başarısı...

fahrettin.altun@sabah.com.tr SMS: FA yaz 4122’ye gönder. (1.60 TL) MH: 444 88 81

 ??  ?? )aKUettLQ ALTUN
)aKUettLQ ALTUN
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye