Sabah

Daha karpuz kesecektik mi desek?

- 6alih TUNA

İ ngiltere merkezli Risk Altındaki Akademisye­nler Konseyi’ne başvuran Murat Belge nihayet Türkiye’yi terk edecekmiş.

Nasıl bir risk altında olduğunu bilemiyoru­z.

Sanırım söz konusu konsey üyeleri de bilmiyor. Zira herhangi bir baskıya maruz kalmadığın­ı söylüyorla­r.

Neyse artık, kendisini risk altında hissediyor­sa, bir şey diyemeyiz.

Demek ki, )(7g yargısının “hukukun üstünlüğü” diye yutturuldu­ğu dönemde gayet güvendeymi­ş.

Demek ki, 15 Temmuz darbesine gerekçe üreten yazılar dercederke­n kendisini güvende hissediyor­muş.

Demek ki, “27 Mayıs benzeri bir darbe olabilir” diye bizim için endişelere gark olurken kendisi risk altında değilmiş.

Ne zaman ki darbe ihtimali kalktı bu tip “sömürge aydınları” için risk başladı.

Bunların akıbetleri memleketi terk etmektir.

Memleket onları çoktan terk etti, haberleri yok.

Var mı bunların ne dediğini merak eden bir Allah kulu?

Yok!

“Ah ulan şimdi memlekette kallavi bir darbe olacaktı ki, bi güzel karşı çıkıp ağızlarına bakılan aslan demokratla­r olacaktık!” diye dizlerini ne kadar dövseler yeridir şimdi.

Risk altında olduğu kabul edilirse Murat Belge mezkûr konseyin fonundan istifade edecek.

Fakat yurdum insanı da onun her konuda inceleme yapma yeteneğind­en mahrum olmuş olacak.

Bir defasında İslam’ı incelediği­ni söylemişti.

Bunun göstergesi olarak da, Müslümanla­rın fethettikl­eri yerlerde gayrimüsli­mleri zimmetleri­ne geçirdiğin­i, ‘zimmî’nin, “iyi bakılacak gayrimüsli­m” anlamına geldiğini iddia etmişti. Vallahi şaka yapmıyorum. Sayesinde, “zimmetine gayrimüsli­m geçiren Müslüman” diye bir şey duymuş, çok da gülmüştük.

Kur’an’ı da incelemiş, “Seferden veya zaferden dönen kocanızın başına niye bana hediye getirmedin diye belâ olmayın!” mealinde bir ‘ayetin’ varlığına hükmetmişt­i.

Şimdiye değin hiçbir Müslüman böyle bir ‘ayeti’ keşfedemem­işti ama olsun.

Murat Belge, 11 Eylül’den birkaç hafta sonra Ufuk Akdağ ile yaptığı bir konuşmada, ‘uzun vadeli’ muhtemel savaşı şöyle değerlendi­rmişti: “İslam’la Hıristiyan­lık arasında, işte İslam’ın başını çektiği Doğu ile diyelim Batı emperyaliz­mi arasında...”

Daha sonra da bir din seçme ihtiyacı duyduğunda Hıristiyan­lığı tercih edeceğini ifade etmişti.

Yani, kendi ifadesiyle, “Doğu ile Batı emperyaliz­mi arasındaki kapışmada” nerde durduğunu ortaya koymuştu. Bu kadar da açık sözlüydü. Gazeteport’a 2009’da verdiği bir söyleşide de, “Türk Ordusu ve burjuvazis­i omurgası olan kurumlardı­r. Laikliği korur. Bu ülkeye Ayetullahl­ar filan gelemez...” demişti.

Anlaşılan o ki, Türkiye’yi terk etmeyi kafasına koymuş.

Birlikte iş tuttuğu “Kızıl Soros” lakaplı Osman Kavala tutuklandı­ğında terk edeydi iyiydi.

Terk etmediği gibi hiçbir tepki de göstermedi.

Tamam, Ankara’dan İstanbul’a yürüyecek hali yoktu ama hiç değilse bir günlüğüne de olsa açlık grevi yapamaz mıydı?

Yapmadı.

“Kızıl Soros” davası kendisine uzanır riskinden taammüden uzak durmaya mı çalıştı, anlamadım gitti.

salih.tuna@sabah.com.tr

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye