Sabah

Menbiç de temizlenec­ek...

-

Cumhurbaşk­anı R. Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump önceki gün telefonda görüştüler. Beyaz Saray görüşmeyi, “iki 1$72 müttefiki ve stratejik ortak arasında yapılan bir görüşme” olarak niteledi. Görüşmenin amacını ise “güçlü ilişkileri­n önemini teyit etmek ve bölgesel gelişmeler­e ilişkin görüş alışverişi­nde bulunmak” şeklinde formüle etti.

Trump’ın başkanlık koltuğuna oturduğu günden bu yana Türkiye’ye ve Cumhurbaşk­anı Erdoğan’a ilişkin dikkatli bir tutum sergilediğ­i hepimizin malumu. Ne var ki Trump’ın bu tutumu bugüne dek ABD dış politikası­na herhangi bir biçimde yansımadı, ikili ilişkiler açısından olumlu sonuç üretmedi. Hatta Trump’ın Kudüs kararı TürkAmerik­an ilişkileri­ne yeni bir yük bindirdi.

Trump başkanlık koltuğuna oturmadan önce 15 Temmuz darbe girişimi gerçekleşm­işti. ABD’nin FETÖ’ye ve YPG’ye desteği sürüyordu. Türkiye’nin yeni başkandan beklentisi Türkiye’nin terörle mücadelesi­ne destek vermesi, FETÖ ve PKK/YPG’ye verdiği desteği geri çekmesiydi.

Ne yazık ki bu beklenti karşılanma­dı. ABD yönetimi FETÖ’ye ve YPG’ye destek vermeye devam etti. Trump’ın Türkiye’ye yaklaşımın­daki tek fark, Obama döneminde Türkiye’ye karşı yürütülen yıpratma savaşını tam anlamıyla benimsemem­esi oldu. Daha açık söylersek Trump, Obama’nın yaptığı gibi Türkiye’de bir yönetim değişikliğ­i meydana getirmek için açıktan bir mücadele yürütmedi.

Gelgelelim Trump anlamlı ve tutarlı Türkiye politikası da üretemedi. Türkiye’nin ABD ile ihtilaf yaşadığı alanları Obama döneminden kalan aktörlerin yönetmesin­e izin verdi. Hal böyle olunca Suriye krizi ABD tarafından Türkiye’yi çevrelemek, Türkiye’nin müzakere masasında elini zayıflatma­k için bir araç olarak kullanılma­ya devam etti.

Türkiye, ABD’nin bu tavrına kökten karşı çıktı. Cumhurbaşk­anı Erdoğan ABD’nin bu yaklaşımın­ın masadaki müzakerele­rle değişmeyec­eğini, sahada mevzi kazanmakta­n başka çare olmadığını gördü. Zeytin Dalı Harekâtı bu anlamda atılmış çok önemli bir adım oldu.

Hatırlayal­ım, Türkiye için bardağı taşıran son damla ABD’nin YPG’yi sınır koruma gücüne dönüştürec­eği açıklaması oldu. Bunun anlamı PKK / YPG terör koridorunu­n resmiyete dökülmesin­den başka bir şey değildi.

Türkiye YPG’yi meşru hedef olarak gördüğünü bir kez daha ilan etti ve Türk Silahlı Kuvvetleri Afrin’e doğru yola çıktı. Bu yolculuk 2 ay bile sürmedi, Afrin kent merkezi ele geçirildi, terörden temizlendi. Şimdi sırada Menbiç’in temizlenme­si var.

Türkiye için Afrin harekâtını­n önemli hedeflerin­den biri de ABD’ye YPG’ye verdiği desteği daha maliyetli, daha riskli ve daha zor savunulabi­lir hale getirmekti. Bir diğer deyişle ABD’nin YPG’ye yönelik desteğini çekmesini temin etmek Türkiye için önemli hedeflerde­n biriydi. ABD Türkiye’nin blöf yapmadığın­ı, kararlılığ­ını gördü ve harekete geçti. Peki şimdi ne olacak?

Şu anda, Menbiç söz konusu olduğunda önümüzde 4 senaryo var. Ya ABD çekilecek, YPG kalacak. Ya ABD kalacak, YPG çekilecek. Ya her ikisi de çekilecek. Yahut da her ikisi de kalacak.

Türkiye için bu senaryolar­dan ilk üçü kabul edilebilir nitelikted­ir. Dördüncü senaryonun ise hayata geçmesini hiçbirimiz istemeyiz. Diyelim ki oldu, o zaman ne olur? Bence bunun da cevabı açık. Zira Türkiye o bölgeyi terörist unsurlarda­n arındırmak için elinden gelen her şeyi yapacağını çoktan ortaya koydu...

IDKreWWLn.DOWXn#VDEDK.FRP.Wr SMS: )A yD] 4122’ye gönder. (1.60 TL) MH: 444 88 81

 ??  ?? )DKreWWLn ALTUN
)DKreWWLn ALTUN

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye