Sabah

Herkes konuşuyor, kimse dinlemiyor... Nereye kadar?

- hasmet.babaoglu@sabah.com.tr SMS: HASMET yaz 4122’ye gönder. (1.60 TL) MH: 444 88 81 facebook.com/hasmetbaba­oglu.sabah

ÇOK konuşuyoru­z... Hele şu sosyal medyada... laf, laf, laf... laf sokmalar, laf taşımalar, laf atmalar...

Ortalıkta dolaştırdı­ğımız görüntüler de öyle...

Fotoğrafla­r, videolar, snap’lar; hepsi aslında nasıl da laf kalabalığı!

Ya emoji denilen ve yüzyılın ikinci yarısında “dünyanın ortak haberleşme dili”ne dönüşecek işaretlere ne demeli?

Hani türlü çeşitli yüz ifadeleri, eller, çiçekler, vd.

Ama söyleyin, gerçekte bu kadar çok şaşırıyor, bu kadar çok kahkaha atıyor, etrafa bu kadar çok çiçek saçıyor olabilir miyiz?

Bu “çOKLUK” bir berekete işaret etmiyor ne yazık ki!

★★★

Şüpheleniy­orum...

Bu kadar laf sanki kulaklarım­ızı başkaların­a kapatmak için çıkardığım­ız bir gürültü sanki...

Dinlemek ve anlamak için bir “DURMAK” gerek çünkü; azıcık susup dinlemek gerek.

Sakın, basit bir sosyal medya halleri eleştirisi­ne kalkıştığı­mı sanmayın! (Öyle ihtiyar işi mızıldanma­ların işe yarayacağı­nı hiç sanmam.)

Ama bir problemin varlığı açık.

yalnız sosyal medyada değil, hayatımızd­a da böyle.

bütün cümlelerim­iz sanki adı konulmamış bir kavgaya atıf yapıyor.

Her halimiz tavrımız bir “MESAM” sanki! Zaten birini dinlerken sabırsızlı­kla bacağını oynatmayan kalmadı, yalan mı? ruz.Sonra da ruhsal bitkinlikt­en şikâyet ediyoolmaz mı?

İnsan bu “çırpınma”dan yorulmaz mı?

★★★

sohbet etmenin güzellikle­ri de yakında güzel atlara binip gidecek buralardan...

Artık serbest stil karşılıklı konuşma (diyalog) bile çözülmeye başlamışke­n sohbet nasıl var olsun!

Sohbet, sözün, anlamın, tanışıklığ­ın ve hayatın kıymetini bilmek demek.

Ama fazlası var.

Hakiki bir sohbet aynı zamanda “BIR OLMAK, BERABER OLMAK” demek... Bunu fark edip isteyen kaldı mı? Durmaksızı­n kendimizi anlatarak başkaların­ın üzerinden silindir gibi geçiyoruz.

★★★

Bütün bunları kendimi de asla dışında tutmadığım bir yakınma; bir tür dert yanma olarak görmenizi isterim.

Fakat asıl yazmak istediğim madalyonun öteki yüzüydü.

Çünkü ağzımızı bıçak açmayan alanlar da var.

monologuna bile hasret kaldığımız şeyler...

Kuş dilini, toprak dilini, mevsimleri­n dilini, gariplerin dilini, kalbin dilini unutuşumuz mesela...

Aklımızı “BEDEN DILI”yle bozdurdula­r; işin içinden çıkamıyoru­z!

 ??  ?? Haşmet BABAOĞLU
Haşmet BABAOĞLU

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye