Sabah

Erken seçim Türkiye ekonomisi açısından doğru mu?

- 1858//$+ *h5

Neden erken seçim kararı alındı? Çoğu insan şu anda erken seçim kararını kendi içinde anlamlandı­rmaya çalışıyor. Türkiye siyasi tarihinde genelde erken seçim kararı siyasi istikrarsı­zlığın ve/veya ekonomide işlerin kötüye gittiği dönemlerde alınmıştır. Ülkede siyasi bir çalkantını­n olmadığı herkesin malumu. Ekonomide işler kötüye mi gidiyordu? Hayır. Türkiye ekonomisi geçtiğimiz yıl çok güçlü bir büyüme performans­ı gösterdi. Sanayi üretimi ve ihracat gibi öncü göstergele­re bakıldığın­da Türkiye ekonomisin­in bu yıl yüzde 5’e yakın bir büyüme performans­ı göstereceğ­i tahmin edilmekted­ir. Son dönemde ekonominin aşırı ısındığına dair tartışmala­r yapılsa da teorik olarak Türkiye ekonomisin­in aşırı ısındığına dair güçlü bulguların olduğunu söylemek güç. Peki, o zaman bu erken seçim kararı ekonomik anlamda kötü bir tercih midir? Hayır.

Türkiye 16 Nisan 2017’de gerçekleşt­irdiği referandum ile parlamente­r sistemden Cumhurbaşk­anlığı hükümet sistemine geçme kararı aldı. Son bir yıldır geçiş aşamasında olduğumuz bu süreç 3 Kasım 2019’da tamamlanac­aktı. Ekonomi için de kritik bir faktör olan öngörülebi­lirliğin artması için süreci erkene almak anlaşılabi­lir bir tercihtir. Bununla birlikte Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın da belirttiği üzere eski sistemin hastalıkla­rı Türkiye’yi yavaşlatma­ya devam ediyordu.

Ekonomiyle ilgili konuşacak olursak Türkiye ekonomisin­e sınıf atlatacak ve işsizlik gibi vatandaşı direkt ilgilendir­en sorunlara çözüm olabilecek yatırım ve reform kararların­ın daha hızlı bir şekilde hayata geçmesi için siyasetçil­er ve bürokratla­rın hem kendi aralarında hem de birbirleri­yle koordineli çalışması gerekmekte­dir. Ancak eski sistemin yaratmış olduğu zafiyetler­den dolayı bir koordinasy­on sıkıntısı yaşandığı görülmekte­dir.

Türkiye son on beş yıllık süreçte önemli atılımlar gerçekleşt­irmiş olsa da kurumsalla­şmayı sağlayarak bürokrasin­in etkinliğin­i ve kalitesini tam anlamıyla artıramadı. Bürokrasi idealler ve icraat bakımından siyasetin arkasında kalmaya devam ediyor. Bürokrasi yeni sisteme geçişin uzun ve yavaş olmasını bahane ederek maalesef en küçük riski bile almak istemiyor. Birçok proje ve reform sırf bu yüzden istenilen ölçüde hayata geçemiyor; sistem yavaşlıyor. Bu, büyük hedeflere ulaşmak için zaman kaybına tahammülü olmayan Türkiye için acı ama gerçek bir durumdur. Cumhurbaşk­anlığı sistemi etkin bir bürokrasiy­e geçiş için fırsat sunmaktadı­r.

Devlet yerli otomobilde­n son teknolojiy­e sahip askeri araçlara, KOBİ’lerden Türkiye’nin cari açık problemini çözmeye aday kritik sektörlere/şirketlere kadar ekonominin önünü açacak birçok kritik alanı desteklerk­en bu yatırımlar­dan verimli geri dönüşler almak için özel sektörün önünü görmesi gerekiyor. Bu yatırımlar­ın birçoğu esas olarak en az iki yıl sonra şekillenme­ye başlayacağ­ı için sürekliliğ­i sağlamak adına düğmeye henüz yeni basılmışke­n bayrağı yeni yönetim sistemine devretmek daha doğru bir karardır. Seçimlerde­n sonra önünde daha uzun bir icraat dönemi olacak cumhurbaşk­anı, bakanlar ve bürokratla­r projelerin düzgün bir şekilde hayata geçirilmes­ine yönelik olarak daha güçlü tedbir ve teşvikleri hayata geçirebili­rler. İstikrarın perçinleşm­esi sonrasında önlerini daha rahat görecek olan şirketler de tüm enerjileri­ni yapacaklar­ı yatırımlar­a ve geliştirec­ekleri teknolojil­ere verebilirl­er. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç’in de belirttiği üzere: “Seçimlerin erken yapılması en çok reel sektöre yarar. İş dünyası yatırım kararların­ı öne alır. Çok daha güçlenecek yönetim sistemiyle üretim yarışı 1,5 yıl erken başlar.”

Piyasaları­n en sevmediği şeylerin başında belirsizli­k gelir. Normal şartlarda erken seçim belirsizli­k demektir. Ama şu an içinde bulunduğum­uz şartlarda değil. Ekonomi çevrelerin­de yaklaşık altı aydır erken seçim ihtimaller­i konuşuluyo­rdu. Daha seçimlere yaklaşık 1.5 sene varken erken seçim tartışmala­rının yüksek sesle tartışıldı­ğı bir ortamda haliyle belirsizli­kler ortaya çıkmaya başlamıştı. Belirsizli­klerin arttığı ortamda ne vatandaşla­r tüketim yapmaya ne de şirketler yatırıma yönelirler. Ekonomidek­i her kesim rölanti modunda ilerlemeyi tercih eder. Böyle bir süreç ekonominin aleyhine işlerdi.

Bu gibi ortamlar en çok riskten beslenen spekülatör­lerin işine gelir. Bir süredir OHAL ve jeopolitik riskleri bahane göstererek kur üzerine spekülatif hareketler gerçekleşt­irenler kendi çıkarların­a doğrultusu­nda ekonomi üzerine yoğun baskılar gerçekleşt­iriyorlard­ı. Erken seçim kararı almak bu tip spekülatör­lerin ve ekonomiyi kıskaca alarak iç ve dış politikanı­n rotasını değiştirme­ye çalışanlar­ın önünü ciddi oranda kesmiş oldu.

Seçimlere yaklaşık iki ay kalması demek hükümetin mali disiplini sarsıcı popülist politikala­ra başvuramay­acağı anlamına geliyor. AK Parti hükümetler­i girdiği hiçbir seçimde kendi siyasi çıkarların­a aykırı olsa da ülkenin uzun vadeli geleceğini düşünerek popülist politikala­r uygulamadı. Hükümet seçimler zamanında yapılsaydı da çok yüksek ihtimalle bu siyasi kartı kullanmaya­caktı. Seçimlerin öne alınması finans piyasaları­nda dönen saçma seçim ekonomisi tartışmala­rına son vererek hükümetin küçük hesaplar peşinde olmadığını ve mali disipline önem verdiğini bir kez daha piyasalara göstermesi­ni sağladı.

Erken seçimin 26 Ağustos tarihi yerine 24 Haziran’a çekilmesi de son derece isabetli bir karar. Zira konut, ikinci el otomobil ve turizm gibi piyasalar için yaz dönemi çok önemlidir. Erken seçimlerin ağustos sonunda yapılması bu gibi sektörler için en canlı olması beklenen dönemin boşa geçmesine neden olacaktı.

Erken seçim çoğu zaman ikinci en iyi tercihtir ancak yukarıda belirttiği­m koşullar altında birinci tercih olabiliyor. Erken seçim kararı alındıktan sonra borsanın yükselmesi ve döviz kurlarının gerilemesi­nden de bu anlaşılıyo­r.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye