Sabah

Sakalet kıyamet

-

Bir ya da birkaç sakillik bekliyordu­k tabii...

Samsun’dan bekliyordu­k ama Muharrem İnce’den bekliyordu­k.

Kalpak giyecekti, gülecektik. Vazgeçmiş, bizi bu tiyatrodan mahrum bıraktı.

2nun yerine bisiklete bindi. Cumhurbaşk­anı olunca köşke bununla gidecekmiş.

Sakillik kasaba panayırınd­an geldi: Bandırma vapurunun “PANETINI” yapmışlar. 1919 yılında Latin alfabesi kullandığı­mızdan olsa gerek, yanında da yeni harflerle Bandırma yazıyor. (Vahdettin Atatürk’ü beklemeden alfabe devrimini yapıvermiş olmalı.)

Lakin maketin boyu üç metre kadar!

Buna bineceksen gerçekten azgın dalgalarla boğuşmak zorunda kalırsın.

Fakat batmaktan kurtulamaz­sın, çünkü makette Bandırma vapurunun bir yanı var, öbür yanı yok!

“7EN FESKEVINI” yapmışlar, “IVNELE” var, “VANFAN” boş! Vapur üç boyutlu değil, iki boyutlu. Foto muhabiri tam yandan çekseymiş belki yutardık, ama geminin burnundan geriye doğru bir açı bulmuş, bir yanının “BOş” olduğu kabak gibi görülüyor...

Prens Potyomkin’in, imparatori­çe Katerina’nın hoşuna gitsin diye kadının geçeceği yollar boyunca yaptırdığı “PANET N|\LER” gibi!

İnce bıyıklı, toraman bir çocuk bulmuşlar (bıyık takma), asker üniforması­na benzer bir şey giydirmişl­er (pelerin var ama rütbe yok), bu da Mustafa Kemal Paşa oluyormuş.

Çocuk tutunsun da düşmesin diye bir de alüminyum parmaklık.

Kemal Paşa, çakma maketin güvertesin­den halkı selamlıyor.

Eh, buna da şükür... Samsun’a gidebilmes­i için Mustafa Kemal Paşa’ya vize veren İngilizler’in, Bandırma vapurunun Samsun’a varamaması için bu kez yol boyunca kıyılara “TAşıNABILI­R FENERLER” döşediğini iddia eden manyaklar vardı... Britanya adasının Cornwall kıyılarınd­a bu tür fenerlerle gece karanlığın­da yelkenli gemileri şaşırtıp kayalıklar­a bindirmele­rini sağlayan ve sonra da o gemileri yağmalayan “VKISZREFNE­RV” gibi... Daphne Du Maurier ünlü romanların­dan birinde anlatır...

Ne yani, Bandırma vapuru batmadan Samsun’a gelmiş ama kayaklıkla­ra bütün bir sancak tarafını kurban mı vermiş, gelirken yarısını yolda mı bırakmış, bunu mu demek istiyorlar?

Neyse, beterin beteri vardı... Bu törenlerde Şişli’deki evden bir ‘INONA” çıkarılır (camlı çerçeveli Atatürk portresi), evin önünden bir otomobilin arka koltuğuna konulur, Samsun vapuruna bindirilme­k üzere Dolmabahçe’ye götürülürd­ü...

Ne var ki, bu tören için 1919 model ya da daha eski bir otomobil bulmak çok zor olduğundan, Atatürk 1965 model bir Chevrolet Impala’ya bindiriliy­ordu!

Daha sonra tiyatrocu bir çocuk buldular, Atatürk kılığına girip Chevrolet’ye bindi, Dolmabahçe’ye vardığında bir de demeç verdi: Samsun’a şeriatçıla­rla savaşmaya gidiyorum!

Biz Yunan ordusuyla savaştığın­ı sanıyorduk, böylece işin doğrusunu öğrenmiş olduk.

 ??  ?? (QJLQ $5',d
(QJLQ $5',d
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye