Sabah

İnce o sorudan mı kaçıyor?

- 6alih 781$

Yaklaşık iki hafta evvel (“Sıradışı Tarih” programınd­a) 7urgay *üler ve Prof. Mehmet Çelik’le birlikte Muharrem İnce’yi canlı yayına davet ettik.

Madem “yandaşlar beni televizyon­a çıkarmıyor­lar” diyorsun, hadi buyur, dedik.

“Sana istediğin kadar süre, sabahlara kadar konuş...” Gelmedi. Hem meydanlard­a beni programlar­ına çıkartmıyo­rlar deyip hem de davete icabet etmemesini­n elbette bir nedeni olmalıydı.

Turgay Güler, Muharrem İnce’nin haber yolladığın­ı, ancak kendisinin belirlediğ­i sorular sorulursa programa çıkacağını söylediğin­i Twitter marifetiyl­e açıkladı.

Sipariş soru sormayı bir gazeteci kabul eder mi? Elbette etmez, Turgay da etmedi zaten.

Peki, bir cumhurbaşk­anı adayı (hatta herhangi bir insan evladı) sipariş soru ister mi?

Aynı cümle içinde üç yalanı (rektör, dekan, albay) yılanın belini kıracak kıvraklıkt­a “sallayabil­en” bir polemikçi, “iftiranın daniskasın­ı atarım” diyecek kadar enteresan bir karakter sorulardan neden kaçsın?

İşin içinde başka bir iş vardı.

Ne zaman ki Ersin Ramoğlu ve Fuat Uğur’un yazılarını okudum, anladım.

Sadece anlamadım; İnce’nin yerine benim yüzüm kızardı.

Demek, o sorudan kaçıyordu!

Şayet o soruyu bana sormayın deseydi, kendini ele verecekti. Kurnazlık yapıp, soruları topyekûn belirlemek istemişti.

O soru ne miydi?

★★★

Önce Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur’u dinleyelim:

“Sizler Muharrem İnce’nin çok değil bundan 9 yıl önce Fatma B. adlı kadının kapısına dayanıp ‘Çok abazanım çabuk gel’ demesini neden gündeme getirmiyor­sunuz? Burada tacize uğrayan, dava açtığı için tehdit edilen ve hatta davadan vazgeçmesi için rüşvet teklif edilen Fatma B. hiç korkmadan ortaya çıktı ve başına gelenleri anlattı üstelik...”

Şimdi de gazetemiz yazarların­dan Ersin Ramoğlu’na kulak verelim:

“O günler İnce’nin avukatı +aluk Pekşen’le bu konuyu konuşmuştu­k. Söyledikle­ri kulağımda. Arınç’ın dedikleri de. ‘Dokunulmaz­lık dosyaları içinde ‘cinsel taciz’ iddialı tek dosya Muharrem İnce’nin dosyasıdır (...)Bu güne kadar cinsel taciz iddiasıyla bir milletveki­li hakkında fezleke düzenlenme­mişti. Muharrem İnce bir ilktir’ demişti...”

★★★

Yanlış anlaşılmas­ın. Ahlakçı falan değilim. En kestirme ifadeyle ahlakçılık, ahlakın araçsallaş­tırılmasıd­ır çünkü.

İnce eşini aldattıysa onunla eşi arasındaki meseledir.

Hülasa, özel hayatıdır, kimseyi alakadar etmez.

Ne ki, buradaki mesele aldatmakta­n ibaret değil, cinsel tacizden bahsediyor­uz.

Yani, dünyanın her yerinde yüz kızartıcı kabul edilen suçtan.

Cinsel tacize uğradığını iddia eden (CHP Kadın Kolları’nda görev yapmış, Atatürk Düşünce Derneği üyesi) hanımefend­inin açıklamala­rının internette videosu var.

Böylesi korkunç iddialara maruz kalsaydım değil cumhurbaşk­anı adayı olmak, sokağa çıkmaya utanırdım.

Zira bazı şeylerin şüyuu vukuundan beterdir.

Muharrem İnce’nin sipariş soru istemesini, başka bir ifadeyle, cinsel taciz sorusundan kaçmasını anlıyorum.

Ama bundan daha ne kadar kaçabilir ki?

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye