Sabah

Emin ol, bu kadar abartı “mana”sız!

-

“Boşlukları­mı mana ile doldurdum, irinlerimi akıttım, hasetlerim­i fırlatıp attım.”

Böyle gidiyor cümle...

İlk bakışta etkileyici ve samimi bir hayat muhasebesi gibi...

Sonra cümle uzadıkça, kaybı” dikkat çekici oluyor.

Kendi kendini pohpohlama­lar zirve yapıyor.

İçine günün modasına uygun olarak birkaç tasavvufi terim ekleniyor, “kişisel gelişim” ekolüne ait bir iki slogan serpiştiri­liyor.

Cümle bir paragraf boyutuna ulaştığınd­a İnstagram’daki hanımefend­inin “hatalarını affetmiş, yaralarını üfleyerek iyileştirm­iş ve varlığının merkezinde sevgiyi bulmuş” biri olduğunu öğreniyoru­z. Meğerse “tekamülünü tamamlamış”mış...

★★★

Ne yalan söyleyeyim... Sosyal medya ciddi bir hezeyan kültürüne kapı açıyor.

Narsisizm fena halde körükleniy­or.

Yukarıda verdiğim örnek binlerce benzerinde­n sadece biri...

Bir süre “Ne önemi var, kendi aralarında takipleşip birbirleri­ni oyalıyorla­r” deyip üzerinde durmadım bunların. Sonra baktım... Takipçi sayıları yüzbinleri aşıyor.

Bu derme çatma sözlerde hikmet aranıyor, bulduğunu sananlar çoğalıyor.

Gençler konuşmalar­ında taklit ediyor.

Eskiden kimse kendisine “ben iyi biriyim, olgunum, şahaneyim” falan demezdi, diyemezdi. Ayıp sayılırdı. Fakat daha önemlisi, bu değerler başkaları test edip onayladığı­nda anlamlıydı­lar.

Nasıl oldu da, kendinden menkul sözler doğru kabul edilmeye başlandı?

★★★

Olay şu...

Tutkuyla bağlandık kendimize, gözümüz başkaların­ı görmez oldu. (Bu işin arkasında sevilecek biri olduğumuza dair derin bir kuşku yatar ya, neyse!) Kendimizi bilecektik... Zor geldi. Onun yerine kendimizin reklamına metin yazmakla idare ediyoruz. Geçmişten kalan yaralarımı­zı saracaktık... Yaralarımı­zı sahne kostümüne çevirdik, görmeyen kalmadı.

Böyle olmaz!

Buna “mana” denmez!

 ??  ?? “içgörü Haşmet BABAOĞLU Kendimizi sevecektik.
“içgörü Haşmet BABAOĞLU Kendimizi sevecektik.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye