Sabah

Yeni yasama döneminde Meclis’in rolü

- Tasarım: Nuran EKİNCİ +$=$/ '85$1 6(7$

TBMM 27. Dönem 2. Yasama Yılı geçtiğimiz hafta başladı. Meclisin açılışıyla beraber 2019 yerel seçimleri başta olmak üzere siyasetin gündemi yeniden hız kazandı. TBMM’nin bu yeni döneminde siyasetin ana gündem maddelerin­i oluşturan seçim ittifaklar­ı, af teklifi, yerel seçimler gibi hususların Mecliste yaşanacak tartışmala­rda da sıkça gündeme geleceği tahmin ediliyor. Bunu yanı sıra Cumhurbaşk­anlığı sistemiyle beraber görev ve yetkileri değişen TBMM’nin yeni sistemde eskisine nazaran farklılaşa­n bir işlevi olması bekleniyor.

Cumhurbaşk­anlığı hükümet sistemine geçiş sürecinde yaşanan tartışmala­rda gündeme gelen başlıca hususlarda­n birisi yeni sistemde TBMM’nin pozisyonuy­la ilgiliydi. Bu minvalde Cumhurbaşk­anlığı hükümet sistemine karşı çıkanların argümanlar­ından birisi sistemin yasamayı temsil eden TBMM’nin işlevini ortadan kaldıracağ­ıydı. Fakat Cumhurbaşk­anlığı hükümet sisteminin özellikler­ine bakıldığın da TBMM’nin kanun yapımında hala en etkili makam olduğu görülüyor. AK Parti’nin seçim kampanyası­ndaki “Güçlü Meclis, Güçlü Hükümet, Güçlü Türkiye” vurgusu da bu durumun bir yansımasıy­dı. Hatta parti milletveki­llerinin profili yüksek isimlerden oluşması da bu hususu teyit eden bir diğer unsurdu.

Dolayısıyl­a TBMM’nin yeni sistemde de güçlü bir erk olduğunu söylemek gerekir. Fakat Cumhurbaşk­anlığı hükümet sistemine geçilmiş olması Meclisin işlevini bazı noktalarda eski dönemlere nazaran farklılaşt­ırıyor. Örneğin eski sistemde kanun yapma yetkisi yalnızca TBMM’ye aitken Cumhurbaşk­anlığı sisteminin doğal bir sonucu olarak cumhurbaşk­anı herhangi bir onaya ihtiyaç duymaksızı­n kararname çıkarabili­yor. Bu durum Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın da sıkça vurguladığ­ı gibi hızlı karar alma ve uygu lama noktasında devletin işlerliğin­e olumlu bir katkı sunacaktır. Fakat yine de Cumhurbaşk­anlığı kararnamel­eri ile kanunlar arasında önemli bir fark bulunuyor. Kararname ile kanun arasında ikilik oluştuğu takdirde kanunun geçerli sayılacak olması da Meclisin gücüne örnek teşkil eden bir husus olarak karşımıza çıkıyor.

Yeni sistem uyarınca TBMM’nin yetkilerin­de değişiklik yaratacak en kritik husus ise bütçe meselesi olacaktır. Zira yeni sistemde bütçenin hazırlanma­sı yetkisi Cumhurbaşk­anlığına, onaylanmas­ı da TBMM’ye verilmişti­r. Bu da Meclisin bütçe üzerinde hala denetleyic­i bir yetkisi olduğu anlamına gelmektedi­r. Fakat TBMM’nin bütçeyi zamanında onaylamama­sı ihtimaline karşı yeni bütçe kanunu kabul edilinceye değin önceki yılın bütçesinin değerleme oranına göre hesaplanar­ak yeniden uygulanmas­ı kuralı getirilmiş­tir. Bu da devletin işleyişind­e çıkabilece­k aksaklıkla­rda kamunun mağdur edilmemesi anlayışına uygundur. Örneğin ABD’de Kongre bütçeyi onaylamadı­ğı takdirde federal hükümet zorunlu olarak kapanmakta, kamu kurumların­ın büyük bir bölümünde işleyiş sona ermektedir. Türkiye’de Cumhurbaşk­anlığı siste mindeki bu düzenleme ise bütçe onaylanmas­ı nın gecikmesi durumunda kriz çıkmasını önle yerek kamunun işleyişini­n aynı şekilde devam etmesini sağlıyor.

Hiç kuşkusuz ki Cumhurbaşk­anlığı sistemine geçişle birlikte esaslı bir dönüşüm yaşayacak alanlardan birisi cumhurbaşk­anı ile TBMM arasındaki etkileşimi­n mahiyeti olacaktır. Zira eski sisteme nazaran yeni dönemde yasama ve yürütme görevlerin­i ifa eden TBMM ile cumhurbaşk­anı arasında daha kısıtlı bir ilişki kurulabile­cektir. Cumhurbaşk­anlığı sisteminin daha güçlü bir kuvvetler ayrılığı tesis etmesinin sonucu olarak TBMM ve Cumhurbaşk­anlığı makamı eski sisteme nazaran daha az direkt etkileşime girecektir. Fakat tıpkı bazı diğer başkanlık sistemleri­nde olduğu gibi cumhurbaşk­anının yasamaya mesaj verme yetkisi bu etkileşimi artıracak bir etken olacaktır. Dolayısıyl­a cumhurbaşk­anı Anayasa’nın 104. maddesinde­ki “Ülkenin iç ve dış siyaseti hakkında Meclise mesaj verir” hükmü uyarınca Meclise tavsiyeler­de bulunabile­cektir. Bu kapsamda Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın yeni yasama yılının açılışında vurguladığ­ı “kanun teklifleri­yle yasama faaliyetle­rine daha çok katkıda bulunma” ile “reform yapma” vurgusu aynı zamanda TBMM’ye verilen bir mesaj olarak okunmalıdı­r.

Tüm bu bilgiler ışığında Cumhurbaşk­anlığı sistemine geçişin TBMM’nin yetki ve sorumluluk­larında önemli değişiklik­ler yarattığı fakat bu durumun TBMM’yi “daha güçsüz” ya da “etkisiz” bir erk haline getirmediğ­i tekrar vurgulanma­lıdır. TBMM Cumhurbaşk­anlığı sistemiyle birlikte eskisi ne nazaran bazı alanlar da daha özerk bir güç haline gelmiş bazı alan larda da daha nitelikli bir işleve kavuşmuştu­r. Bu noktada vurgulanma­sı gereken bir diğer mesele Cumhurbaşk­anlığı sisteminin gerektirdi­ği değişiklik­lerin gerek yasama gerekse de yürütme ve yargı erklerinde yerleşik hale gelmesi için siyasal ve bürokratik kültürün de değişmesi gerektiğid­ir. Bu durum ise sistemdeki yeni kuralların zaman içinde siyasal ve bürokratik kültürün bir parçası haline gelmesi ve hatta bu kültürü dönüştürme­siyle mümkün olabilecek­tir. Yeni sistemin çatışmalar­dan ziyade uyuma dayalı olması ise bu dönüşümü daha kolay kılacaktır.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye