Sabah

Antalya farkı

-

Derin acıların yaşandığı bu topraklard­a, kötülere inat iyi şeyler de oluyor. Antalya 55. Film Festivali4­ni izlerken, bu şehrin sadece turizm alanında değil, G-20 zirvesinde­n, Expo’ya çok sayıda uluslarara­sı “iyi şeylere” ev sahipliği yaptığını düşündüm.

O ev sahipliğin­in geçmişe uzanan adı ise Antalya Film Festivali.

Bu yıl teması “insanlık ve barış” olan bu festivale, Türkiye, Rusya, Çin, İran, Lübnan, Almanya, İngiltere, İspanya, Macaristan ve Arjantin başta olmak üzere toplam 26 ülkeden 84 başvuru yapıldı. Filmler gösterildi, forumlar düzenlendi. Halkın ilgisi ise geçmişle kıyaslanma­yacak kadar yoğundu.

Final gecesi de farklı olmadı. Salon da kalabalık da muhteşemdi. Ev sahibi, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, açılışta şöyle diyordu:

“Bu topraklard­a binlerce yıldır din, dil, etnik farkı bilmeden barış ve huzur içinde yaşadık. Yıllardan beri de bir insanlık suçu olan terör sorunuyla karşı karşıyayız. Buna rağmen biz hala hiçbir ayrım yapmadan bütün insanlığı kucaklıyor­uz.”.

Türkiye ve Antalya’nın bu barışçıl kimliğini bilen sanatçılar da gönül rahatlığıy­la festivale gelmişlerd­i. Kimler yoktu ki... Eric Roberts, Kristina Loken, Bella Tarr, Ünlü İranlı yönetmen Asghar Farhadi, Boşnak oyuncu Alma Terziç, Fransız oyuncu Vincent Cassel ve Ferzan Özpetek.

Onlar, aylar öncesinden “Türkiye’ye gelmezler” denildiği, hatta birilerini­n “Türkiye’ye gelmeyin” dediği halde gelmişlerd­i.

Tabi onları, onca “mahalle baskısı”na rağmen yalnız bırakmayan Nebahat Çehre, Cem Yılmaz. Oktay Kaynarca, Yavuz Bingöl ve Fadik Sevin Atasoy gibi cesur sanatçılar­ımız da vardı.

Bu tabloyu görünce insan ister istemez üzülüyor ve “Neden acaba içeride enerjimizi

PDKPXW RYXU#VDEDK FRP WU THO

birbirimiz­i ötekileşti­rmek için kullanıyor­uz?” diye sormadan edemiyor. Artık buna bir son vermenin zamanı gelmedi mi? Bunu şunun için söylüyorum, bir süredir Antalya Film Festivali’yle ilgili siyasi kutuplaşma­ya paralel bir gerilim yaşanıyor. Hatta alternatif festival bile düzenleniy­or. Oysa sanatçılar bunun tam tersini yapmalı, festivale sahip çıkmalıydı. Bu konuda yine ilk adımı Türel attı ve seneye çok daha farklı, soğuk rüzgarları­n esmediği bir festival müjdesini verdi: “Gelecek yıl Türkiye Sinema Ödülleri’ni başlatacağ­ız. Hem de aralarında sinema emekçileri­nin de olacağı bini aşkın yeni bir jüri sistemiyle.”

Turkuvaz Medya’nın ana sponsor olduğu ve canlı yayınladığ­ı ödül törenine katılan Antalya Valisi Karaloğlu da sonuçtan memnundu: “Gerçekten çok güzel bir festival oldu. En önemlisi de halkın sinemaya ilgisiydi.”

Dünya çapında çok sayıda ünlü sinemacı ve oyuncuya ödülün verildiği Antalya Film Festivali, içinden geçtiğimiz dünyanın temel sorunların­a ışık tutan filmleriyl­e dikkat çekti.

Türkiye’nin en sıcak yaşadığı Suriyeli mülteciler­in dramını anlatan filmin kahramanı küçük çocuğun en iyi oyuncu, İran’da ev hapsinde tutulan yönetmenin de en iyi film ödülü alması bunun göstergesi­ydi.

Törende Türkiye’nin yetiştirdi­ği en büyük sanatçılar­dan İbrahim Tatlıses’in onur ödülü öncesi yaptığı şu açıklama ise herkesi duygulandı­rdı: “Aranızda olamadığım için çok üzgünüm. Orada olmak isterim ama olamadık. Beni lütfen affedin. Sizleri çok seviyorum. Sinemayı çok seviyorum”

Onun adına ödülü alan Yavuz Bingöl’ün konuşması da farklı değildi:

“O türkü söylediği zaman hangimizin gözleri dolmaz. Ben onun sesini çok özle0+dim.”

 ??  ?? 0DKPXW g9hR
0DKPXW g9hR

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye