Oturmasını kalkmasını bilen Türkiye!
Hafta sonu gündem, oyuncu Ahmet Kural ile şarkıcı Sıla mevzuuna geri sardı.
Sebebi ise, Buket Aydın’ın Kanal D Haber’de, Sıla’nın “şiddet gördüm” dediği olaydan saat sona çekil miş görüntüleri yayınlaması.
9ideoda, bir gece önce dayak yediğini iddia eden Sıla, arkadaşlarıyla eğlenirken görülüyor. dok da neşeli. Haberde ayrıca, Sıla’nın aldığı darp raporundaki ezikle rin, morlukların görülmediğinin altı çiziliyor.
genel olarak Sıla’nın yanında yer alan kamuoyu şimdi Kural’ın ifti raya uğramış olabileceği ihtimalini tartışıyor.
Olayı soruşturan sav cılık sözünü ettiğimiz görüntüleri deliller ara sına almış. Teknik incelemelerin ardından görüntülerin ne zaman çekildiği netleşince olay aydınlanacaktır. Benim tavrımsa yine aynı ilkesel zemine dayanıyor...
Herkes dalgaya kapılıp Kural’a yüklenirken “bir durun” demiştim... Bu kadar az bilgiyle hayatları kaydıracak net kanaatlere varılmasına itiraz etmiştim...
Çünkü hiçbir özür, düzeltme, tekzip, olayın ardından işleyen linç mekanizması nedeniyle maddi manevi zarara uğrayan Kural’ın kayıplarını telafi edemez di. Düşünsenize, Kural’ın ortağı nam-ı diğer arka daş kurbanı Murat Cemcir bile yargısız infazın bedeli ödüyor. Adamcağız da yok oldu ortalıktan.
Dolayısıyla şimdi de peşin hükümde bulunmamak lazım diyorum. Belki de zor bir gece geçiren Sıla, ertesi gün arkadaşlarıyla kafa dağıtıyordur, o kadar. Kimilerimize garip gelse de bu da ne suç ne de ayıp. Ecnebi dergileri, “Türk kadınları baş kaldırmalı” manşetiyle çıkıyor.
Anaerkil toplum pratiklerinin dünya üzerindeki en belirgin izlerine hala rastlanılan Anadolu’da yaşasak da... Bu top raklarda doğmamız, inançlarımız ya da geleneklerimiz nedeniyle “kadın dövmeye meyilli yaratıklar” olduğunu kabul etmemiz isteniyor. Öyle ki, ABD’de ve AB’de kadına şiddet oranlarının Türkiye’yi fersah fersah geride bıraktığını söyleyen “kadın düşmanı” ilan edi- liyor. Başka konularda bilimsel olan istatistik bu tip olaylarda “her zaman doğruyu göstermez” diyerek küçümseniyor. Sonuçta da bant yine sarıyor ve mağdur kadın oluyor. Çünkü, “otur masını, kalkmasını bilecek canım” diye anılan kadın, Türkiye’nin oturmasına, kalkması na karar vermek iste yen rakiplerine meze yapılıyor.
Ama kimilerine göre bu ilgi alaka az bile.
Baksanıza, altı üstü bir aşk hikayesinin orta yerine, “Kadının beyanı esastır” diye slogan atarak dalıveren, geçkin ve mutlaka sinirli politik ablalar, abiler, bu halkı kadına şiddeti umursamamakla suçluyor...
Üçüncü şahıslar olarak, uzaktan gördüğümüz iki kişi arasında geçen şiddet li saniyeler hakkında ne
çok şey biliyoruz değil mi"
Belki aranızda bu ilgiden yakınan “Başka mevzu mu kalmadı” diye yakınanlar bile var.