Fırat’ın doğusuna beklenen harekât
Fırat Kalkanı, Zeytindalı Harekâtı ve İdlib Mutabakatı ile Fırat’ın batısına istikrar, barış ve huzur getiren Türkiye şimdi de Fırat’ın doğusuna yönelik iki aşamalı planını devreye sokuyor.
Aslında ilk aşama 2 Ekim’de şer yuvalarına yönelik uyarı ateşleriyle start almıştı.
İkinci aşama ile de ABD
terör örgü tü YPG/PKK’nın sahadan temiz lenmesi hedefle niyor.
Böylece Mardin ve Şanlıurfa illerimi zin Suriye tarafın da kalan Münbiç başta olmak üzere Rasulayn, Tel Abyad, Ayn el Arap (Kobani) ve Kamışlı gibi sını rımızın yanı başındaki bölgeler terörden arındırılacak.
En ağır darbeyi ise Irak’tan başlayıp Suriye’nin kuzeyindeki hattan Akdeniz’e ulaşması planlanan terör koridoru projesi yiyecek.
Özellikle Sincar, Mahmur ve Kandil ile Suriye’nin kuze yindeki yapılanma arasındaki siyasi ve lojistik hattın kesil mesi büyük önem taşıyor.
Dolayısıyla Fırat’ın doğusu nun adeta ‘emin belde’ haline geleceği süreç başlayacak.
★★★
Nitekim Türkiye’nin karar lılığını gören Pentagon’un YPG/PKK’yi ağır bir hezimetten korumak için son dönemlerde gösterdiği ‘olağanüstü çabaların hiçbiri’ fayda etmedi.
İlk olarak terör örgütü YPG ile stratejik ve uzun vadeli değil taktiksel ve kısa süreli bir işbirliği içinde olduklarını ilan ettiler.
Ardından ‘sınır muhafızları’ dedikleri ‘terör ordusu’ projesi yerine ‘gözetleme kuleleri’ adı altında sinsi bir planı devreye soktular.
Şimdi de YPG ağırlıklı Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Türkiye sınırından Orta Fırat Nehri Vadisi’ne kaydı rılacağı sinyalini veriyorlar.
Bu yolla Münbiç, Rasulayn, Tel Abyad, Ayn el Arap ve Kamışlı’daki YPG/PKK militanlarını Rakka, Deyrezor ve Haseke arasındaki üçgene sevk edecekler.
★★★
Ancak bu plana Türkiye kadar Rusya da büyük tepki gösteriyor.
İlk sert çıkış 24 Kasım’da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dan geldi. ABD’nin Suriye’deki ille gal varlığını sürdür mek için DEAŞ’ı bahane olarak kul landığını söyleyen Lavrov, ABD’nin asıl hedefinin Suriye’yi parçalamak olduğunu vurguladı.
Rusya Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov ise 5 Aralık’taki açıklamasın da YPG’ye silah ve askeri teç hizat tedarik eden ABD’nin Suriye’de Şam’dan bağımsız bir sözde Kürt devleti kurmaya çalıştığını kaydetti.
Ve geldiğimiz noktada ABD için kullanışlı aptal konumun daki YPG artık miadını doldurmuşa benziyor.
FBI’nın anti-terör ajanlarından Ali Soufan’ın da belirttiği üzere ABD kullandığı Kürtleri yine bir kenara atacak.
Zira Suriye’de ezberleri bozan Türkiye özellikle DEAŞ ve PKK/YPG’ye yönelik başlat tığı harekâtlarla emperyal güç lerin terör kartını deşifre ede rek adeta küresel siyasetin genetiğini değiştirdi.
Bundan sonra ABD ile yeni bir ilişkiler dengesi kurulana kadar mücadelemiz sürecek.
Çünkü bir ülke bekasını sadece ittifaklarla güvence altı na alamaz. En büyük güven ce geleceğe dair bağımsız bir askeri ve jeo-politik vizyona sahip olmaktır.
İşte Türkiye hukuksal dayanak ve jeo-politik perspektiflerini uyumlu bir stratejiyle harmanlamayı bildiği için bugün kurtlar sofrasına dönen Suriye’de dominant bir aktör haline gelmeyi başardı.
Kuşkusuz Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon bu üstünlü ğümüzü daha da perçinleyecek.