“Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı”
Hayatın içindeki mükemmel diyalektiği düşünün. Aşk-nefret, huzur-ızdırap, tevazu-kibir, neşe-hüzün arasındaki gelgitlerimizi düşünün. Sanki Sisifos gibi o taşı hep en yukarıya taşıma gayretlerimizi ama onun yine de aşağı yuvarlanışına engel olamayışlarımızı... Hayatın üzerimize gelen dalgalar gibi geri döndürülemez kuvvetini ve onun karşısındaki zayıflığımızı...
6evap günah ara sındaki insanlık duru munun özeti gibi aslında. Escher’in meşhur litografında ki gibi birbirini çizen iki el var sanki. Ancak İslâm’da, diğer dinlerden farklı olarak günah, bir bitişten çok başlangıcın vesilesi olarak ele alınmıştır.
Katoliklerdeki gibi bebeklerin bile günahkâr doğduğuna inanmayız mesela ya da Yahudi Şeriatı’ndaki gibi yıkıcı bir günah anlatısı yoktur. Zira günah, tevbenin vesilesi olabilir. Tevbe, insanın, kul olduğunun, dolayısıyla Yaratan gibi kusursuz olamayacağının, bunu kabullenişin ve pişmanlık duyuşun ifadesidir.
Kuran’da en sık geçen ifadelerin başında “tevbe” kelimesi gelir. Bu isimle bir sure olmasının yanı sıra, Besmele’nin de “esirgeyen ve bağışlayan” sıfatlarını içerdiğini düşünürsek, Allah’ın rahmetinin gazabını neden geçtiğini, başlıktaki ayette kula verilen mesajı daha iyi idrak edebilir ve ona yönelebiliriz.
Bana bunları yazdıran olay, geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Hollanda’nın İslâm düşmanlığı ve Hz. Muhammed’e (s.a.v.) hakaretleriyle bilinen bir nefret partisi var malum. Ülkedeki tüm Müslümanları kovmayı ve Kuran’ları toplatmayı hedefleyen Geert Wilders’ın partisin deki ikinci yönetici de geçtiğimiz gün lerde Müslüman olduğunu ilan etti.
“Hayatımda herkes gibi ben de hatalar yaptım. Bu hatalardan çok şey öğrendim. İslam’a geçişimle sonunda yolumu bulduğumu hissediyorum. Bunun yeni bir başlangıç olduğunun ve öğrenmem gereken çok şey olduğunun farkındayım. Bazı devlet kurumları da dahil direnişle karşılaşacağımı tahmin ediyorum. Allah’ın beni bu zor anlarda destekleyip bana yol göstereceğine inancım tam” diyen Joram Van Klaveren, İslâm’ı kötülemek için yaz dığı kitap için araştırmalar yaparken hidayete erişmiş.
Geert’in partisinin önde gelen isimlerinden olup da İslâm’la şereflenen ilk isim ise, Arnoud Van Doorn. Hz. Peygamber’e hakaret içeren filme karşı verilen küresel tepkiyi hatırlarsınız. İşte Van Doorn da o filmin en büyük savunucula rındanken, bu tepki üzerine Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hayatını araştır maya başlıyor ve Allah da onun kal bini İslâm’a açıyor. Aynı yıl umre de yapan Van Doorn, Mescidi Nebevî’de gözyaşları içinde namaz kılarken fotoğraflanıyor.
Giderek naylonlaşan bu dünyada, ilham buldum; siz de bulun istedim.