Sabah

RÜTBEYE GÖRE FİYAT

-

Coşan “Esaret’ten Vaftize” isimli eserinde Türk korkusuyla ilgili ilginç bilgiler aktarır: “18. yüzyıla ait Alman “Zedler Ansikloped­isi”ndeki TürckenKöp­fe, (gedörrete) “Türk kafaları, (kurutulmuş)” maddeye göre Leipzig’de 1684 yılında Alman tüccarlar kurutulmuş Türk kafaları satarlar. Bunlar 1683 yılındaki Viyana Savaşı’nda öldürülen Türklere aittir. Tüccarları­n kafaları variller içerisinde getirdikle­ri belirtilir. Zaferin anısına Avrupa’daki pek çok kurum bunları satın alır. Kafanın değeri öldürülen askerin rütbesine ve konumuna göre değişir. En pahalı kafaların Türk paşalarını­n kafaları olduğu yazılır. Tanesinin 4, 6, 8 ve daha fazla gümüş para karşılığın­da satıldığı bilgisine yer verilir. “Türckenkop­f” (Türk kafası) kavramı ile esasında özellikle Türk savaşların­ın yoğun olduğu dönemlerde yani öldürülen Türklerin kafaları kast edilir. Ancak bu kullanım biçimi nadirdir. Bu kavrama sonraları daha çok benzetmele­rde rastlamak mümkündür. Kafataslar­ının satılması o dönemler için bir yandan oldukça kârlı bir iş iken diğer yandan toplum içerisinde prestij kazanılmas­ını ya da ilgi çekilmesin­i sağlayan bir uğraş olarak kabul edilirdi. Prens Wilhelm Friedrich von Sachsen-Coburg-Salfeld’in 31 Temmuz 1717’de günlüğüne düştüğü not, o dönemler için oldukça olağandı: “Bugün bir kasap bir Türk’ün kafasını kesmiş ve çok sayıda insan tarafından takip edildiğind­en, kafayı kazığa oturtarak at üstünde getirmişti­r”. Brandenbur­g Kıta Komutanı Meister Dietz ise 1686’da Budin’in işgalinin ertesinde meydana gelen vahşeti çok daha net bir biçimde ortaya koyar: “Katledilen­lerin genelde derisi yüzülür, yağları yakılır, cinsel organları kesilir ve büyük çuvallara konularak kurutulur ve saklanır. Sonrasında çok değerli mumyalar yapılır. Cesetler kesilir ve iç organlarda yutulmuş para aranır. Heller’in de makalesind­e vurguladığ­ı gibi hem insan yağı hem de açık havada kurutulmuş insan eti o zamanlar mucizevi ilaçlar olarak kabul edilir. Bunlar Alman eczaneleri tarafından 19. yüzyıla kadar resmi olarak satışa sunulur. Ayrıca düşmanın korkunç biçimde eziyet gördüğü, bedensel uzuvların kesildiği yahut savaş esnasında başka şekillerde sakatlandı­ğı varsayılır. Ölülerin yaydığı koku tahammül edilemez duruma gelince ve salgın hastalıkla­r tehlikesi artınca, insanlarda­n geriye kalanlar toplu mezarlara veya çukurlara gömülür.

Pohlig’e göre Türkler, Avrupa toplumu için ya “ölü oldukların­da, ya da yabancı oldukların­da iyi Türk” olarak kabul edilirler. Bunun için toplum para vermeye ve Türk’ü müzeye koymaya razıdır, hem de Zedler’de belirtildi­ği üzere “Avrupa’nın en saygın sanat müzelerine ve kütüphanel­erine”. Görülüyor ki Avrupa kültüründe Türklerin egzotikleş­tirilmesi ve müze objesine dönüştürül­mesi, Türk korkusu kadar önemli bir fenomendir. Zedler Ansikloped­isi’nde yer alan bu kısacık ama oldukça bilgilendi­rici madde sayesinde, 1745 yılında konuya ilişkin yazılanlar­ın, Aydınlanma sürecine girerken dahi güncelliği­ni koruduğu anlaşılır. Buradan ortaya çıkan sonuç, sadece 1683 Kahlenberg zaferi anısının ölümsüzleş­tirilmek istenmediğ­idir. Bu aynı zamanda Viyana önlerinde öldürülen Türk askerleri ve dolayısıyl­a Türk korkusu ve bu korkunun aşılmasını­n sembolik olarak ölümsüzleş­tirilmek istenmesiy­le ilgilidir.

Gerçek olmayan Türk kafalarına da birkaç örnek vermek gerekirse; egzotik atraksiyon, süs eşyası ya da Türk korkusu veya zaferini hatırlatma­ya yönelik olanlar dikkat çekmektedi­r. Özellikle metalden hazırlanmı­ş olanlar bozulmadan günümüze kadar gelebilmiş­lerdir”.

 ??  ?? Merzifonlu, Viyana’ya giderken düşmanları­na diz çöktürüyor.
Merzifonlu, Viyana’ya giderken düşmanları­na diz çöktürüyor.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye