HEDEFLERİMİZE DOĞRU DİMDİK YÜRÜYORUZ
BAŞKAN ERDOĞAN: Küresel ekonomilerde en sert fırtınaların estiği dönemde dimdik ayakta kaldık
BUGÜN de maruz kaldığımız tüm ekonomik saldırılara rağmen hedeflerimize doğru yürümeye devam ediyoruz.
ÜRETİM, büyüme ve istihdam odaklı bir ekonomi programıyla ülkemizi dünyanın en büyük 10 devletinden biri halinde getirmekte kararlıyız. 82 MİLYON vatandaşıyla Türkiye bir bütündür. Her kim şu veya bu sebeple ülkesine karşı bir işe kalkışırsa 82 milyona zarar vermiştir. SİYASET de, ticaret de yapsak meseleye böyle bakmak zorundayız. Aramızdaki farklılıkları husumete dönüştürmemeliyiz.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından ATO Congresium’da düzenlenen 12’inci Çalışma Meclisi Toplantısı’nda konuştu. İşte Erdoğan’ın sözleri;
n ÜLKEMİZE HER ALANDA
ÇAĞ ATLATIYORUZ: İhracatımızı 36 milyar dolar seviyesinden 170 milyar dolar sınırına getirmiş olmamız, üretim gücümüzün ne derece arttığını gösteriyor. Millî Teknoloji Hamlesi ile ülkemize çağ atlatıyoruz. İnsan gücünün yerini makine ve yazılım gibi unsurların aldığı bir dünyada, istihdam konusunu yeniden tasarlamak gerekiyor. Köklü değişiklikler bizi bekliyor. Dünya nüfusunun hızla arttığı, eğitimin yaygınlaştığı, hayat standartlarının yükseldiği bir süreçte, istihdam meselesi giderek daha karmaşık bir hâl alıyor.
n İNSANI MERKEZE
ALMAYAN BAŞARAMAZ: ‘Önce insan’ demeyen hiçbir yaklaşımın başarı şansı yok. Büyümek önemlidir ama insana faydası varsa anlamlıdır. Gelişmek, kalkınmak önemlidir ama insan hayatına katkıda bulunduğu oranda kıymetlidir. Zenginlik önemlidir ama tüm insanlara yansıyorsa değerlidir.
n KAYGI VERİCİ: Medeniyetimiz istifçiliği yasaklıyor. Medeniyetimizin tavsiyesi kazancı sürekli üretime, istihdama ve faydaya dönüştürmek. Türkiye olarak üretim odaklı bir büyüme stratejisi belirlememizin sebebi işte budur.
n HER ALANDA ÖN SIRADA
OLMAYA ÇALIŞIYORUZ: Her alanda en ön sıralarda yer almak için çaba gösteriyoruz. En büyüklere baktığımızda dünyanın her 5 inşaat firmasından birinin ülkemizden çıktığını görüyoruz. Tarımsal üretimde Avrupa’da ilk sırada, dünyada yedinci sıradayız. Türkiye, son 17 yılda istihdama yaklaşık 9 milyonluk bir artış sağladıysa işte bu sayededir.
Kadınların, gençlerin ve engellilerin iş gücüne katılımında, son 17 yılda, daha önce hiç olmadığı kadar büyük oranlarda gelişme sağlandı. Üretim, büyüme ve istihdam odaklı bir ekonomi programıyla ülkemizi dünyanın en büyük 10 devletinden biri haline getirmekte kararlıyız. Bunu çalışma hayatımızın tüm taraflarıyla birlikte başaracağız.
n 82 MİLYON BİR BÜTÜNDÜR:
Adil ve hakkaniyetli bir çalışma hayatının inşasını yine birlikte
yapacağız. Rızkı veren Allah’tır ama iş verenlerimizi de ihmal etmeyeceğiz. Ülkemizin gücü hepimizin gücüdür. Fert fert yaptığımız yanlışların toplamı da ülkemizin işini zorlaştırır. 82 milyon bir bütündür. Her kim şu ya da bu sebeple ülkesinin aleyhine sonuçlar doğuracak bir işe kalkışırsa bilmelidir ki 82 milyonun her birine zarar vermiştir. Yine her kim ülkeye bir katkıda bulunursa 82 milyonun her birine fayda sağlamıştır.
n FARKLILIK VAR HUSUMET YOK: Aramızdaki farklılıkları asla husumete dönüştürmemeliyiz. Siyasette de ticarette de meseleye böyle bakmalıyız. Rekabet daha iyiye ve güzele ulaşmak için yapılırsa iyidir ama karşı tarafı yok etmeye yönelirse felakettir. Yeri geldi işçi, yeri geldi iş veren oldum ama masanın hangi tarafında olursam olayım adalet, vicdan ve hakkı gözetmeden başarılı olunamayacağın gördüm. Başarılı olmak istiyorsanız bu değerlerden asla taviz vermeyin, iş çevrelerine bu tavsiyelerde bulunuyorum.
n ‘50 İŞÇİ DAHA AL’ DİYORUZ,
RAHATSIZ OLUYORLAR: İstihdam konusu bu çarpıklığın en fazla göze çarpan ve çözüm için ilk başlanması gerekilen noktasıdır. Birilerine ‘Gel bakalım sen devasa bir fabrikatörsün, işte bir yanda 50 tane işçi alıver. 5-10 bin çalıştırmak nedir bunun yanında ‘50 tane daha fazla eleman al’ dediğimiz
TARİHİMİZİN EN BÜYÜK AYIPLARINDAN BİRİ: Fuat Sezgin hocamızın Bitlis’te başlayıp İstanbul’da süren ardından Almanya’ya uzanan ve yeniden İstanbul’da nihayete eren 94 yıllık hayatının her safhası paha biçilmez derslerle doludur. Dünya çapında böyle bir bilim adamının 1960 darbesinin ardından İstanbul Üniversitesi’nden uzaklaştırılması tarihimizin en büyük ayıplarından biri.
n İSLAM İFADESİ YÜZÜNDEN BARINDIRILMADI: Bizim kıymetini bilemediğimiz hocamıza Almanya’nın sahip çıkması boşuna değil. Hocamızın ülkesinde barındırılmamasının sebebi çalışmaların başındaki İslam ifadesidir. Şayet Fuat hoca İslam değil de mesela Roma veya Bizans tarihi çalışmış olsaydı emin olun hayatının sonuna kadar İstanbul Üniversitesi’nde kalmaya devam ederdi. Sıkıntı burada, dert burada. İlim insanına sahip çıkmadığınız zaman Alman sahip çıkar, eserleri Almanca olarak dünyada yerini bulur.
n SÖMÜRGE AYDINLARIYLA
MÜCADELE ETTİK: Eğer ilme sevdalıysanız, ilim adamlarının önünü açacaksınız. Biz bunu yaptık, yaparken bir yandan da eski dönemin bakiyesi bağnazlıklarla, kendi medeniyetine ve kültürüne husumeti çağdaşlık zanneden sömürge aydınları ile mücadele ettik. Bu zihniyeti tamamen ortadan kaldıramamış olsak da, bilimsel çalışmaların yelpazesini olabildiği kadar genişlettiğimiz gerçektir. İnşallah önümüzdeki dönemde ülkemizi tüm bilim insanları için çok daha önemli bir cazibe merkezi haline getireceğiz. Gençlere tavsiye ediyorum. Gülhane Parkı’na muhakkak uğrayın, müzeyi muhakkak gezin. Fuat Hocamız nelerin başını çekmiş. Kütüphanesini muhakkak görün.