Mesele belediye değil
hzerimize çulla nan korkunç bir ittifak var. Amerikan gizli ser visi, İsrail gizli servi si, Alman gizli servisi ortak yapımı ve yöneti minde... Amerika’nın kukla örgütü FETÖ çetesi başta olmak üzere, sos yaldemokratı, sosyalisti, faşisti, Kemalisti...
Tayyip Erdoğan’ı ne pahasına olursa olsun devirmeye çalışıyorlar.
Ayaklanma tutturamayınca darbe deniyorlar.
O da olmayınca seçim sandı ğında katakulli...
Hiçbir “ahlak” ilkeleri yok. Hiçbir kural tanımıyorlar. Su içer gibi yalan söylüyorlar. Yalanları yüzlerine vurulunca da işi yüzsüzlüğe vuruyorlar.
Bunun temel nedeni, Erdoğan yönetimindeki Türkiye’nin oyunu Batı’nın koyduğu kurallara göre oynamamasıdır.
Türkiye’nin “mazlum millet” kabuğunu kırıp eskisi gibi “büyük devlet” olmaya yönelmesidir. Daha doğrusu, “tarihi genlerini” nihayet hatırlamasıdır.
Öncelikle affedemedikleri, Türkiye’nin “kendi silah sanayi ini” kurmaya yönelmesidir.
Belediye seçimi falan, bu kav gada leblebi çekirdektir.
Belediyeyi, Erdoğan’ın
devrilmesi yönünde bir olarak görü yorlar.
HHH
Hazin olan, elli yıl önce “Amerikan kar şıtlığı bayrağını” elin den bırakmamış olan “solun” bu tezgah ta kendini kullandırma sıdır.
Çünkü Türkiye’nin “mazlum ülke” olarak kalması hoşlarına gidi yor. Ağlamayı çok severler.
“Kapitalist yoldan kalkın ma olacaksa hiç kalkınma olmasın” kafasındalar.
Rahmetli Okay Gönensin’in ölmeden önce sarfettiği o müt hiş cümle her şeyi açıklayıcı nite liktedir “İlhan Selçuk herkesin fakir kalmasını isterdi!”
Bu sosyalizm değil, memur kabızlığıdır.
Hazin olan, milliyetçi geçi nen faşistlerin de bu “gayri milli” safta buluşmalarıdır. Gazeteleri zehir akıtıyor.
Hazin olan, kendi ekonomik çıkarlarını gözeterek bu safta yer alan İstanbul sermayesinin bu rezil liğe “Atatürkçülük kılıfı” uydur maya çalışmasıdır. Kendilerine rakip olarak yeni ve dindar bir bur juva sınıfının ortaya çıkışını hazme demediler.
Hazin olan, liberal geçinen bazı gazeteci ve akademisyenlerin “Amerikan ajanı” olduklarının açığa çıkmasıdır. Kürt devleti iste yenler de bunlardı. “'aha küçük ve derli toplu bir 7ürkiyeªnin” Avrupa Birliği’ne kolaylıkla girebi leceğini sanıyorlardı. Onları böyle kazıklamışlardı.
Hazin olan, bazı iyi niyetli ve saf insanların bu oyunları göreme meleri ve “bir de bunu deneye lim” basitliğine düşmeleridir.
Gezi ayaklanmasının elebaşla rından biri, “mesele ağaç değil, hâlâ anlamadınız mı” demişti...
Mesele belediye değil, hâlâ anlamadınız mı?
HHH
Türkiye, yüz yıl önce emperya lizme karşı çıkmayı “bürokrasi sinin önderliğinde” denemişti. Bu aslında “geçmişini redde dip çok daha küçük bir dev let kurarak belayı savuşturma” girişimiydi. Gücümüz o kadarına yetiyordu.
Şimdi eline fırsat geçti, belini doğrulttu, “gelenekleri ve hal kıyla” deniyor. Geçmişini hatırla yarak...
Birincisini başarmıştık, bürokra si sonradan su koyuverdi.
İkincisini başaracak mıyız yoksa defterimizi dürecekler mi?