Sabah

Peki, bunu nasıl beğendiniz?

-

Ben şu an yerinde olsam berbat uyanırdım güne. Bugün gökyüzü pırıl pırıl, güneş var, ağaçlar yemyeşil ama bana hava biraz kasvetli gelirdi.

Hiçbir şey yapmak gelmezdi içimden. Kafamdan atmaya çalışsam da sık sık “Değer miydi” diye düşünürdüm.

Yok, siyasetçid­en bahsetmiyo­rum.

O belli ki hedefe çok yaklaşmış olmanın sarhoşluğu içinde. Alışmış... Yalana değil, valiye “it” dediği halde “Bas-it dedim ki” diyebilece­k genişliğe.

Çok sorun etmiyordur yani. Bu da diğer lerinden biri işte diye düşünüyord­ur. Öyle ya biri de bir bini de yalanın.

Evet, gazeteci olanı düşünüyoru­m ben asıl.

HHH

Öyle ya dünyanın neresinde olursa olsun, bir gazeteci hakemlik edeceği “deba te” öncesi taraflarda­n biriyle oteldeki “date”ini izah edemez.

Nesini edecek?

Tartışma öncesi taraftarı olduğu partinin adayının ayağına gitmişsin. Skandal görüşmeyi karşı taraf öğrenip telefon edince “Sizinle de görüşeyim” demişsin. Ve iddialar, görüntüler ortaya çıkana kadar bu olayı seyirciler­in kamuoyunda­n gizlemişsi­n.

Tamam, bizim buralarda durum biraz farklı. Bu kültürel çölde her şey mucize etkisi yaratıyor. Medya tarafından nefret müptelası haline getirilmiş hazır bir kitle var. Programınd­a 99.90 satılan, Atatürk’ün süveterler­inden giydin mi, kadına şiddetten tutun da yalana kadar her türlü ilkesiz liği tolere edebilecek bir pazar.

İktidar partisiyle ilişkisi sadece oy ver mekten ibaret olan vatandaşa yandaş yaftasının yapıştırıl­dığı bu cangılda CHP’den vekil, belediye başkanı, danışman olsan bile gazeteciği­ne, “tarafsızlı­ğına” halel gelmiyor.

Ama bu kadarı, herkesin her şey ola bildiği bir tek rezil olamadığı Türkiye için bile fazla!

HHH

İşin daha da vahimi, gazetecimi­z medyaya AK Parti kontenjanı­ndan dahil olup daha sonra CHP’nin medyadaki temsilcili­ğine dönüştüğü halde “rakibi” tarafından önerilmişt­i bu göreve.

Sabah akşam, gazetecili­ğin sınırların­ı çok aşarak vurduğu AK Parti’nin yöneticile­ri güvenmişti kendisine.

Laf olsun diye söylemiyor­um... Tartışma öncesi moderatörl­üğünü değerlendi­rmeni istediğim AK Parti yöneticile­rin den bizzat dinledim senin gazetecili­ğine ne kadar güvendikle­rini.

Bu da onların sorunu mu diyorsun? Peki, o halde meslektaşı­n olarak senin soruna dönelim.

Soruları verdin mi yoksa aldın mı arkadaşım?

Daha net sorayım... Uğur Dündar’ın bile kabul etmediği neyi kabul etmiş olabilirsi­n İsmail?

3 dakika falan değil, sana istediğin kadar da süre.

Sen düşünürken ben de Selma’yı ara yayım. O gece yönettiğin tartışmayı izlerken “Bu adam soruları vermiş” diye şüphelerin­i dile getiren bir arkadaşım... “Yok artık, o kadarını da yapamaz” demiştim kendisine; ukalalık etmişim. Özür dilemem lazım da.

PeOiK aOtinRk#VaEaK FRP tr SMS MA \a] ·\e J|nder TL MH

)akV

 ??  ?? MeOiK ALT,N2K
MeOiK ALT,N2K

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye