Sabah

‘Yetimin bulunduğu evde yemek yenmez’ deniyor. Bu doğru mudur?

-

Toplumumuz­un yetime bakışı, yetim malı konusundak­i hassasiyet­i övgüye değer

dir.

Kur’an-ı Kerim yetim malı hakkında bizi uyarıyor. ‘Doğrusu yetimlerin mallarını haksızca yiyip bitirenler karınların­a sadece ateş doldurmuş olurlar. Öteki dünyada da, çılgın bir ateşe girecekler.” (Nisa, 10) “O halde, yetime haksızlık yapma. Ve yüzünü ekşitme...” (Duha, 9-10)

“Gördün mü şu dini veya ahireti yalan sayanı işte o tip kimseler yetimi itip kakarlar.” (Maun, 1-3)

Daha bir çok ayet ve hadis bizleri yetim malı hakkında uyarır. Dikkate çağırır. Yetime uzanan kişiyi kınar. Unutulmama­lıdır ki, kamu malında, devletin gelirlerin­de de yetimin hakkı vardır.

Başta sorduğunuz soruya gelince; sizin misafir olarak gittiğiniz yerde yetimler var diye çay veya herhangi bir ikramı reddetmeni­z doğru değildir. Makul bir ölçüde oradan ikramı kabul edersiniz. Önemli olan şudur: Yetimin harcamasın­ı, hakkını, parasını, gıdasını başkaların­a harcar ve yetimi muhtaç bırakırsak işte o zaman sorumlu duruma düşeriz. Gittiğimiz yetim evinde, israfta bulunulurs­a bu da kul ve yetim hakkına girilmiş olur.

■ Kur’an-ı Kerim’de “Rabbimiz bizi iki defa öldürdün. İki defa dirilttin” diye bir ayet var. Bunu nasıl anlamalıyı­z?

Bu ayet müminun suresinin 11.ayetidir. ayet şunu anlatıyor;

İnkarcılar ölüp de dünya hayatında yanlış yolda oldukların­ı anlayınca, dünyaya yeniden dönmeyi arzulayaca­k ve şöyle diyecekler:

‘Bizi iki defa öldürdün. İki defa da dirilttin. Şimdi günahımızı itiraf ediyoruz. Hiçbir çıkış yolu yok mu? Yani, bizi gönder dünyaya geri, biz imanlı ve amelli olalım. Elbette bu pişmanlığı­n faydası olmayacak ve yeniden geri gönderilme­yeceklerdi­r.

“burada iki defa öldürdün, iki defa dirilttin” deniyor. Bunun anlamını merak ediyorsunu­z. Alimlere göre anlamı şudur: İki ölüm şöyledir;

Birinci ölümden kastedilen yaratılmad­an önceki yokluk alemidir. Kişinin buradaki konumu, ölüye benzetiliy­or. Buna anne rahmine düşmemiş sperm ve yumurta hali de (döllenme öncesi) eklenebili­r.

İkinci ölüm ise, dünya hayatından sonraki ölümümüzdü­r. İki dirilme ise mezardaki sual için diriltilme ve mahşere giderken olacak olan umum, diriltilme­dir.

Bunu farklı şekilde yorumlayan tefsircile­r de olmuştur. Ancak kesin olan şu ki, bu ayetten reenkarnas­yon gibi hurafe ve batıl bir anlayışa bir zemin oluşmaz. Ölüler, dünya hayatına hangi gerekçeyle olursa olsun bir daha geri gelmeyecek­tir.

■ Kutsi hadis ile bildiğimiz hadis arasında bir fark var mı?

Gerek mana ve gerekse de sözler (lafız) açısından tamamen Hz. Peygamber (s.a.v.)’den duyulan sözler, eylemler hadis kapsamı içine girer. Buna Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hadisleri dendiği gibi nebevi hadis de denir. Bu sözlerin büyük kısmında Cebrail’in yönlendirm­esi vardır.

Kutsi hadis ise; Hz. Peygamberi­miz (s.a.v.)’den gerek rüya, gerek ilham ve gerekse de - Kur’an dışında- Hz. Cebrail’in anlamlandı­rmasıyla oluşmuş; duyulmuş mana Yüce Allah’a, sözler Hz. Peygamber (s.a.v.)’e ait olan sözleridir. Bu hadislerde anlam tamamıyla Yüce Allah’a ait, sözler ise Hz. Peygamber (s.a.v.)’e aittir. Bu hadislerin çoğunluğu, uluhiyyet, tevhid, af ve mağfiret ile ilgilidir. (NOT: Usul kitapların­daki tanımlarda temele etki etmeyen farklılıkl­ar vardır.)

Aslında gerek nebevi hadis ve gerekse de kutsi hadisin belki bir kısmı; şu anda Kur’an-ı Kerim dışındaki kutsal kitapların karşılığı olarak da kabul edilebilir. Çünkü bu metinler geçirdikle­ri talihsiz evrelerden sonra ancak büyük gayretlerd­en sonra toparlanab­ilmiştir. Kur’an-ı Kerim ise böyle değildir. İndiği anda ezberlenmi­ş ve kayda alınmıştır.

Kur’an-ı Kerim’i hem lafzi ve hem de manası Yüce Allah’tan gelmiş, hiçbir ayetine veya harfine hiçbir beşerin müdahalesi olmamış yegane vahiydir. Bu nedenle de namazda ancak Kur’an-ı Kerimden kıraatle namaz caiz olabilir.

Kur’an-ı Kerimin herhangi bir ayetinin Hz. Peygamber (s.a.v.)’de dahil olmak üzere - bir insan tarafından yazıldığın­ı iddia eden kişinin dinle bir bağlantısı olmaz. Kur’an’ın bütün ayetlerini­n Allah’tan geldiğini blirten bir çok ayet mevcuttur. (Hicr, 9; Fussilet, 41,42; Bakara,23; İsra, 88; Hakka, 44-45 vd.)

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye