SON DARBECİ CEZA ALANA KADAR NÖBETTEYİZ
Girişiminde 15 Temmuz darbe duran gaziler tanklara karşı ve İhsan Erdem Sefa Doğan darbe davalarını Yıldız, 3 yıldır “Son takip ediyor. Gaziler, kadar bize darbeci ceza alana rahat yok” diyor
Temmuz gazileri arkeolog Erdem Sefa Doğan ve Cerrahpaşa Üniversitesi’nde bilgi işlem memuru İhsan Yıldız, FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’da kalkıştığı darbe girişiminde Atatürk Havalimanı’nda darbecilere karşı durdu. İkisi de üzerine çıktıkları tanktan düşerek gazi oldu. Doğan’ın bacakları, Yıldız’ın ise hem kollaı hem bacakları kırıldı. Esenyurt’taki demokrasi nöbetlerinde tanışan iki gazi o günden sonra kendilerini darbe davalarını takip etmeye adadı. Silivri Cezaevi’ndeki darbe davalarını izlerken de arkadaşlıkları ilerledi. Üç yıldır hainlerin cezalandırılmasını bekleyen Doğan ve Yıldız, havalimanını işgal eden darbecilerin davasında müşteki olarak yer aldı. O davada çarşamba günü 159 sanıktan 10’u ağırlaştırılmış müebbet, 43’ü müebbet, 85’i de 12.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Kararı sevinçle karşılayan Doğan ve Yıldız, vatan nöbetinin ise devam ettiğini söylüyor. Kendi davaları dışında tüm darbe davalarını da takip eden iki arkadaş, duygularını, izlenimlerini ve hainlerin mahkeme hallerini anlattı. İşte söyledikleri:
BEDELINI KANLA ÖDEDIK
Erdem Sefa Doğan: n 15 Temmuz’da Türk tarihinin en büyük ihanetiyle karşılaştık. Devletimizin, bizlerin, çocuklarımızın geleceğini çalmaya çalıştılar. Bedelini milletimiz kanıyla ödedi. Biz mahkemelerin darbecilere vereceği cezanın en yüksek ceza olmasını istiyoruz. Hemen hemen bütün davaları takip ediyorum. Hepsinin ortak özelliği, baştan sona hep bir yalan, hep bir inkâr içinde olmalarıydı. “Yapmadım, etmedim, beni kandırdılar tatbikat diye biliyordum, istemeden gittim” gibi savunmalar yaptılar.
Zaten mahkemeler, masum gördükleri herkesi tahliye etti.
n Bizim AHL davasında
144 tutuklu sanık vardı, 64’e düştü. Erlerin çoğunu mahkeme tahliye etti. Diğerleri elebaşlarıydı. Albaylar, generaller, diğer subaylar işin içindeler ve gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar. Tankla gelmişler, insanların üzerinden geçmişler ama masum olduklarını söylüyorlar. Mesela, Akıncı Üssü davasında Kemal Batmaz’a “Gece saat 23.00’te orada askeri üste ne işin vardı?” diyorlar. “Emlakçılarla sözleştim, arsa bakmaya gittim” diyor. Dalga geçer gibi cevaplar veriyorlar. İnsanın sinirleri bozuluyor.