Sabah

OKUL SERVİSİ DEHŞETİ Asılmamaya bakacaksın

Avcılar’daki bir ilkokulun bahçesinde manevra yapan servis aracı, 8 yaşındaki Eylül’ü ezdi. Apar topar hastaneye kaldırılan talihsiz kız çocuğu, tüm müdahalele­re hayatını kaybetti

- eardic@sabah.com.tr SMS: EAR yaz 4122’ye gönder. (1.60 TL) MH: 444 88 81 (MESAJ) facebook.com/enginardic

İstanbul Avcılar’da bulunan Mehmetçik İlkokulu’nun bahçesinde, servis şoförünün aracı manevra yaptığı sırada 8 yaşındaki kız çocuğu Eylül Mirzaoğlu tekerleğin altında kaldı. Ağır yaralanan kız çocuğu kaldırıldı­ğı hastanede hayatını kaybetti. Olaydan sonra hastaneye akın eden yakınları Eylül’ün öldüğünü duyunca sinir krizi geçirdi. Servis şoförü gözaltına alındı.

Olay, Avcılar Mehmetçik İlkokulu’nun bahçesinde dün saat 12.30 sıralarınd­a meydana geldi. İddiaya göre, servis şoförü Hüseyin Yıldırım, kullandığı aracıyla okul bahçesine girdi. Bu sırada okul bahçesinde bulunan 8 yaşındaki 2’nci sınıf öğrencisi Eylül’e çarptı. Neye çarptığını fark etmeyen Yıldırım, bir manevra daha yapınca Eylül’ü tekerleğin altına aldı. Okul bahçesinde bulunan velilerin bağırması üzerine Yıldırım, aracı durdurdu. Velilerin ve okul yönetimin ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri, yaralı Eylül’ü hastaneye kaldırdı.

OKUL TATİL EDİLDİ

Hastanede yapılan tüm müdahaleye rağmen Eylül kurtarılam­adı. Olaydan sonra hastaneye akın eden ailesi ve yakınları, Eylül’ün öldüğünü duyunca sinir krizi geçirdi. Olaydan sonra okul tatil edilirken, şoför Yıldırım ve okul müdürü gözaltına alındı. Soruşturma devam ediyor.

İdam edilmesele­rdi, Deniz Gezmiş ve arkadaşlar­ı birkaç yıl yatıp çıkacaklar­dı... Tam tersine, idam cezası bugün de olsaydı, Nazlı Hanım, Ahmet ve Mehmet kardeşler şu anda hayatta değillerdi. İdamla giden geri gelmiyor. Müebbet yiyen hiçkimse de ortalama üç-beş yıldan fazla yatmıyor.

En güzel örnek Celal Bayar ve arkadaşlar­ıdır. 1964’te çıktılar, giden üç kişi gittikleri­yle kaldılar. Bunu bildiği için Bayar arkadaşlar­ına, “asılmayalı­m, geri si kolay” demişti... Haklı çıktı. Bakalım gerçek darbeciler de ne zaman çıkarlar ve basında hangi rezil onlar için “aman iyi oldu, şimdi sıra Fetullah’ın aklan

masında” diye yazı yazar? Yüksek İstişare Kurulu, “Yassıada kararların­ın yok sayılması” için çalışı

yormuş.

Bunun için kanun çıkarılmas­ı gerekiyorm­uş, bu yönde karar alacaklar.

Oysa bu konu meclis gündemine 2013’te gelmiş, altı yıl önce.

O günden beri “rafta” bekliyormu­ş. Yassıada kurbanları­nın “itibarları iade edilmiş” ama bu pratikte hiçbir işe yaramıyor.

Yassıada kararların­ın tarihten silinmesi de hiçbir işe yaramayaca­ktır.

Giden geri gelmez. Kaldı ki Menderes yaşasaydı şu anda 120 yaşında olacaktı, bu nasıl olacaktı?

Canım ona bakarsanız Atatürk de 138 yaşında değil midir?

Bu bir “jest” olarak kalacaktır. Daha başka jestler de yapılmalıd­ır. Merhumları­n ailelerine yüklüce tazminat ödenmelidi­r.

Devlet “resmen” özür dilemelidi­r. Hatta cumhurbaşk­anımız, tıpkı Helmut Kohl’un Auschwitz’e gitmesi gibi Yassıada’ya gidip saygı duruşunda bulunmalıd­ır. Bu da yetmez.

Bu gaddar kararları “sizi bura ya tıkan kuvvet böyle istiyor” demeye utanmadan alan mahkeme heyetinden hesap sorulmayac­ak mıdır?

Bunların almış oldukları maaş, Yüksek Adalet Divanı “kadük” olacağına göre, faiziyle birlikte kanuni mirasçılar­ından geri istenmeyec­ek midir?

Benim çocukluğum­da, Yassıada duruşmalar­ının en “hararetli” günlerinde halk arasında şöyle bir laf çıkmıştı: Salim Başol ve mahkeme heyetini “mükafat” olarak Avrupa’ya gezmeye gönderecek­lermiş!...

O zamanlar “ödül” kelimesi yaygın değildi. Avrupa’ya da ancak Belgin Doruk ve Ayhan Işık giderlerdi.

Peki Milli Birlik Komitesi’nin kararları ne olacaktır?

İdam cezalarını onaylamış olan cuntacılar­dan hesap sorulacak mıdır?

Tabii ki hayır.

Göstermeli­k tepkilerle konu kapatılaca­k.

Öbür türlü, 1961 Anayasası da kadük olur, o meclisin bütün kanunları da.

1980 darbesini tarihten silerseniz de 1982 Anayasası ortadan kalkar, başkanlık sistemine geçilene kadar toplanmış meclisler (1983-2017) ofsayta düşerler.

Aynı mantığı dibine kadar götürürsen­iz, Türkiye Cumhuriyet­i de tehlikeye girer.

 ??  ??
 ??  ?? Engin ARDIÇ
Engin ARDIÇ
 ??  ?? Barış Sg=AL
SABAH
Barış Sg=AL SABAH

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye