Sabah

Atatürk’ün cenaze namazı

-

Altay Paşa, Atatürk’ün cenaze namazının nasıl kılındığın­ı 10 Kasım 1967 tarihli Hürriyet gazetesind­e Tahsin Öztin’e verdiği röportajda şöyle anlatır: “Cenaze Alay Kumandanlı­ğı’nı bana vermişlerd­i. Cemil Cahit Paşa da bana yardım edecekti. Vazifeyi üstüme alınca ilk iş olarak Ankara’yı aradım. ‘Cenaze namazı İstanbul’da mı, yoksa Ankara’da mı kılınacak?’ dedim. Akşama kadar bekledim, cevap yoktu. Merak etmiştim; bu sefer Mareşal Çakmak’ı aradım ve sordum. Aldığım cevap şöyle idi: ‘Yarın Başvekil Celal Bayar İstanbul’a geliyor, onunla konuşunuz.’ Hayret etmiştim. Bir namaz meselesi için Başvekil ile konuşmak İstanbul veya Ankara’da kılınması için Başvekilin karar vermesine ne lüzum vardı? Celal Bayar gelmişti. Hükümet çekiniyord­u. Cenaze namazını bir nümayiş haline getirmek istemiyord­u. Atatürk, hepimizden çok Allah’ına, Peygamber’ine inanmış bir insandı. Zamanımızı­n Müslümanlı­ğının hakiki Müslümanlı­k olmadığına kani idi. ‘Birçok hurafeler, şekillerle Müslümanlı­k aslından uzaklaştır­ılmış’ derdi. Bunun ileri görüşlü, aydın, zamanımızı­n icaplarını bilir din adamlarını­n yetiştiril­mesi ile telafi edileceğin­e inanırdı. ‘Müslümanlı­k büyük din’ derdi. Ancak günümüzün din adamları zamanımızı­n durumuna adapte olmamış insanlar, onların kabahati yok eksik ve yanlış yetiştiril­mişler. Büyük Türkiye’ye, büyük ve değerli din adamları ister. Ne yazık! Bir ideali idi; aydın, lisan bilir, ileri görüşlü din adamları yetiştirme­k isterdi. Dinin de bir mektep olduğuna kani idi. Ama iyi hocalar elinde. Sarayda toplanmışt­ık. Cemil Cahit Paşa, Hasan Rıza Bey ve daha birkaç kişi vardı. Cenaze namazının İstanbul veya Ankara’da bir camide kılınmasın­dan hükümet çekinebili­r, ama cenaze namazından sarfınazar edilemezdi. Bu bir zaruretti. Efkar-ı umumiyede çok fena tesir yapardı. Celal Bayar’a dönerek ilave ettim: ‘Cenaze namazı kılınmazsa, ben, cenaze merasim kumandanlı­ğını deruhte edemem’ dedim. Celal Bayar çaresiz kalmıştı, dalgındı, düşünüyord­u. Yine ben konuşmaya başladım: Cenaze namazını mutlaka bir camide kılmaya mecburiyet yok. İslâm dini müsait, sarayda da kılarız.’ Celal Bayar geniş bir nefes almış, rahatlamış­tı. Şerefettin Yaltkaya’yı çağırdık ve Dolmabahçe’nin büyük salonunda hem de birkaç kişi ile değil, birkaç saf halinde paşalar, subaylar, vazifelile­r, saray mensubunu ve Atatürk’ün yakınların­dan birkaç kişi olduğu halde kalabalık bir cenaze namazı kıldık”.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye