Üzülüyorum...
Aksaray İlköğretim Okulu’nda otizmli çocukla rı istemeyip yuhalayan velilerden biri diyor ki;
“Bırakın teneffüs te kaynaşsınlar diyorlar ama ne bileyim, belki birdenbire çocuğumun üzerine atlayacak, kor kutacak... Zaten onları görünce bile psikolojileri bozuluyor...”
O velilerin tv kamera ları karşısındaki konuşma larını izlerken bir yandan da düşünü yorum...
Teneffüste birbirlerine yapmadı ğını bırakmayan, psikolojisi bozuk ve vukuatsız eve dönmeyen, aşırı şımartılmış “normal” çocukları...
Büyüğe, öğretmene, komşuya saygısız, arsız, hatta küfürbaz (ne çok arttılar!) çocukları...
Ana babaların evde yaka silkip dışarıda etrafa karşı “çok akıllı da ondan amcası!” gösterileri yap tıkları çocukları düşünü yorum...
Ah şu insan!
Farklı ve yabancı görüneni yaftalayıp itelemek nasıl kolayına geliyor ama dönüp hiç kendine bakmıyor.
Baksa, ne çok şeyi anlayacak; daha “insan” olacak! Yok, o okulda olanlardan uzun uzadıya söz etmeyeceğim.
Zaten başkaları yerine de utanmaktan yorulduk. Sadece kendi çocuklarının haklarını ve başarısını düşünüp başka çocukları zerre umursamayan ebeveyn türünün bütün kesimlere yayılmaya başladığını bir kez daha gördük.
Hep söylediğim gibi “az bilgiyle çok iddialaşmak” hastalığının salgına dönüştüğünü, otizm hakkın da hiçbir bilgisi olmayan bir mahalle muhtarının ortalığı yangın yerine çevi rebildiğini anladık.
Ancak bütün bunları bir “toplum sal özellik” gibi göstermek, “biz zaten buyuz” diye işi sinsi bir siyasal kam panyaya, toplumu aşağılayan bir rüz gara çevirenlerden de usandık.
Biz bu değiliz. Olmayız. Olmamalıyız. Bu noktada beni çok rahatsız eden bir şey daha var.
Hem gündelik hayatta, hem de sosyal medyada uzun zamandır dikkatimi çeken bir eğilim...
Otizmli veya down sendromlu çocukların anne babalarını üzmeyi zevk edinen sayıları hiç azımsanmayacak bir kesim...
Eş dost sohbetlerinde kendileri ni kaybediyorlar, otizmli çocukların annelerinin sosyal medya hesapla rına acımasız mesajlar atıyorlar...
Ukalalar fakat fena halde cahiller.
Kabalıkları sınır tanımıyor. Hal hatır sormayan, selam ver meyen ama çekirdek çitler gibi baş kalarının canını yakan, hatta bunu zevk edinen bir kalabalık. Bazıları henüz genç. Büyüdüklerinde nasıl bir dünya kuracaklar, dersiniz?..
Asıl buna üzülüyorum.