DARBECİ HAFTER’İ BAE BESLİYOR
PROF. Dr. Mehmet Akif Kireçci Libya olayını değerlendirdi: Libya’da Hafter tiyatrosu oynanıyor. Darbeci milis grubunun fonunu BAE sağlıyor, Mısır eğitiyor, Yunanistan destekliyor, Rusya askeri danışmanlık veriyor.
Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Kireçci: Libya’da meşru hükümet dururken darbeciyi desteklemek normal gibi gösteriliyor. İtalya dışında AB ülkeleri de buna destek veriyor. Burada çıkar ve paylaşım savaşları var
Dış politikada merak ettiğimiz soruları Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Kireçci’ye sorduk. ■ ABD-İran krizi sizce bu kriz sona erdi mi? İran bu süreci içeride muhalefeti bastırmak ve birlik çağrısı yapmak için kullanacaktır. Ancak bu hamleler iyi gitmeyen İran ekonomisini ne kadar unutturur, muhalefeti ne kadar yatıştırır onu zaman gösterecek. ABD-İran gerilimi sona ermedi ancak düşük fazda ara ara kendini özellikle Irak’ta ve belki Suriye’de hatırlatarak devam edecek gibi.
■ Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Libya’da Hafter ile karşımıza çıktı. Libya’da neler oluyor?
Bir tarafta meşru, uluslararası sistemin tanıdığı bir hükümet dururken İtalya dışında AB ülkeleri darbecilerin liderini destekliyor. Bu milislerin fonunu BAE sağlıyor, Mısır eğitiyor, Yunanistan destekliyor, Rusya askeri danışmanlık veriyor. Herkes bu durum normalmiş de Türkiye’nin Libya ile yaptığı mutabakat anormalmiş gibi davranıyor. Bütün bunlar baskıcı despot dedikleri Kaddafi’yi devirip, bir başka darbeciye Libya’yı bırakmak için mi yaşanıyor. Burda normal bişey yok, sadece çıkar savaşları, paylaşım savaşları var.
■ Türkiye’yi devre dışı bırakarak Akdeniz’de bir paylaşım gerçekleştirmeye çalışanların başarı şansı var mı?
Bizim Libya’yla yaptığımız mutabakat Hafter’in arkasındaki ittifaklar zincirini de açığa çıkardı. Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve İsrail’in öncülüğünde oluşturulan paylaşım anlaşmalarına Türkiye’nin sessiz kalmasını bekleyenler yanıldı. Ülkemiz Akdeniz’deki haklarında taviz vermeyecektir; meşru haklarımızı kimseye tehdit oluşturmadan savunma konusunda kararlıyız. Türkiye’nin olmadığı bir deniz kaynakları paylaşım anlaşması orta ve uzun vadede yürümez ve ekonomik olarak sürdürülebilir değildir. Libya ile yaptığımız mutabakat bölgede Libyalılar’ın da haklarını gözetiyor.
ERDOĞAN LİDERLİĞİYLE ÇÖZÜM ÜRETİYOR
■ Türkiye-Rusya ilişkilerinde liderler arasındaki uyumun kriz çıkmadan ilerlememizde etkisi olduğunu söyleyebilir miyiz?
Putin’le Erdoğan iyi iletişim kurabiliyor. İki lider de verilen sözlerin arkasında durmayı çok önemsiyor, menfaatlerimiz de örtüştüğünde sorun yok tabi. Ama anlaşamadığımız konularda da çok ciddi sorun alanlarımız var. Rusya, Suriye rejiminin sivillere saldırılarını önleme konusunda her zaman beklediğimiz desteği veremiyor, ya da rejim üzerinde etki üretemiyor. Başka bir sorun alanı Türkiye Kırım’ın ilhakını tanımıyor. Ama liderler arasındaki uyum bugün savunma sanayiinde Türkiye - Rusya arasında kritik boyutlarda işbirliği ortamını oluşturuyor. Suriye’de ve Libya’da Rusya ile çalışmak zorundayız. İkili ticaret hacminin artması Türkiye ile Rusya’yı önemli işbirliği alanlarını keşfetmeye itiyor. Nihayetinde Türk-Rus ilişkileri Türkiye’nin diger ilişkilerinin veya ittifaklarının aleyhine gelişmiyor, önemli olan bu.
■ Erdoğan’ın lider diplomasisindeki katkılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Krizler ve belirsizlikler döneminde dünyada güçlü liderler öne çıkarlar. Türkiye’de hem güçlü kişiliği hem de sisteme olan hakimiyeti nedeniyle sayın
Cumhurbaşkanı karar alma mekanizmasının merkezinde bulunuyor. Bunun üzerine yıllara dayanan tecrübesini de ekleyince, Türkiye’nin ve bölgenin meselelerine ülkemizin menfaatleri doğrultusunda çözümler üretmek için cesaretle çaba gösteriyor.
ABD, GÜVEN OLUŞTURMAK ZORUNDA
■ Türkiye-ABD ilişkileri çok inişli çıkışlı. Yoğun dış politika gündemi içerisinde iki ülke ilişkilerinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
ABD bizim NATO’da en önemli müttefiğimiz. Ancak soğuk savaşın bitmesiyle birlikte dünya sisteminde yaşanan kırılmalar, belirsizlikler ve daha da önemlisi Türkiye’nin etrafında oluşan ateş çemberi bizi yıllardır zorluyor. FETÖ’nün hain darbe girişimi sırasında ABD’den beklediğimiz desteği göremedik, FETÖ’nün hala korunup kollanması, ABD’de Türkiye aleyhine faaliyetlerine izin verilmesi ilişkileri sürekli geriyor. ABD’nin PYD ile doğrudan ilişkisi de bir sorun. Aslında hem ikili ilişkilerde hem de bölgesel ve küresel düzeyde ABD ile yapabileceğimiz çok şeyler var. Ticaret hacminin geliştirilmesi, Karadeniz ve Akdeniz’in güvenliği ve Orta Asya gibi birçok alanda işbirliği imkanları çekişme alanlarından daha fazla. Fakat bunların hayata geçebilmesi için ikili ilişkileri karşılıklı güven ekseninde kurumsal boyutlara taşımak gerek. Buna da ABD karar verecek; Türkiye ile ilgili önyargıları yıkıp bu alanları geliştirmek onların elinde.
ASYA’NIN DA AVRUPA’NIN DA PARÇASIYIZ
■ Türkiye-Rusya ilişkilerinde birçok konuda birlikte uyumlu ilerliyoruz. Belki buna Çin’i de ekleyebiliriz. “Türkiye Batı’dan kopuyor” eleştirilerine katılıyor musunuz?
Hayır, Türkiye Batı’dan kopmuyor. Bu bir stratejik tanımlama hatası olur. Türkiye’nin Batılı olmasına veya olmamasına başkaları karar veremez. Atalarımız Mudanya’dan karşıya geçdiklerinde, hatta 1061’de Anadolu’ya girdiklerinde o iş tamamlanmıştı. Fatih İstanbul’u aldığında Roma’nın mirası da Osmanlı’ya geçti. Dolayısıyla biz Asya’nın olduğu kadar Avrupa’nın da bir parçasıyız.