Kılıçdaroğlu çıldırmış olmalı
Türkiye’ye dair iki resim var önümüzde. Dünyadan Türkiye’ye bakanlar bu iki resmi gördü ğünde “nasıl olur da bu ikisi de aynı ülkede bulunur” diye düşünse hakkıdır. Birincisi hükümetin dış politi ka alanında attı ğı diplomatik adımlar. İkincisi ise muhalefe tin sığ, tutarsız ve hatta kötü niyet li dış politika pers pektifi.
Türkiye Suriye’de ardı ardı na askeri operas yonlar yaptı. Terör örgütlerini sınırların dan çıkardı. Bunu müttefiklerinin dahi düşmanca tutumuna rağmen yaptı. Amerika’yı devre dışı bıraktı. Rusya’yı masaya çekti. İran’ı etkisiz hale getirdi. Ciddi bir ulusal güvenlik sorunu nu çözdü. Doğu Akdeniz’deki kuşatmayı kırdı. Libya ile tari hi bir mutabakata imza attı. Bir anda Libya konusunda anahtar ülke konumuna geldi. Tam da bu nedenle Avrupalı liderler görüşmek için kapı mızda kuyruk oldu. Şimdi Libya üzerine düzenlenen Berlin Konferansı’nın da en etkili aktörü şüphesiz Türkiye.
Erdoğan ve Türkiye düş manı uluslararası basın bile artık bunun farkında. Türkiye’nin bölgedeki en aktif aktörlerinden biri olduğu ve birçok alanda somut sonuç lar alabildiği herkes tarafından görülüyor. Hatta Batı bası nında Erdoğan dünyayı parmağının ucunda oyna tan bir diplomat olarak resmediliyor. Trump’ı ve Putin’i tek telefonla ikna ede bilmesi imrenilerek anlatılıyor.
Ancak ülkemizde ki muhalefet bambaş ka bir resmi temsil edi yor. Suriye’de Esad’in çizgisinde Libya’da da Yunanistan’ın çizgisinde duruyor.
Bu sözler ağır bir itham mı? Hiç sanmıyo rum. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki başat aktör konumunu sağlayan tezke reye muhalefetin red oyu verdiğini bir kenara not edin. Bu tezkereden en fazla kimle rin rahatsız olduğuna bakın. Sonra da kararınızı siz verin. Kılıçdaroğlu aylarca “Doğu Akdeniz’de herkes var. Bir tek Türkiye yok” diyordu. Bu ifade tabii ki doğru değildi. Ancak Türkiye’nin dış lanmak istendiği malum. Muhteris bir muhalefet çizgi sinden hiç şaşma yan Kılıçdaroğlu bunu üzerin de tepinebilece ği bir unsur ola rak görüyordu. Ancak ne kadar yanıldığı orta ya çıktı. Türkiye belirleyici etkisini pozitif adımlarla göstermeye başla yınca da muhalefet bu kez ter sine bir tutum takındı. “Libya’ çöllerinde ne işimiz var” slo ganına sarıldı. Şükürler olsun bugün Berlin Konferansı’nda dışlanan ülke Türkiye değil Yunanistan. İşte etkin diplo masi diye biz buna diyoruz.
Hadi bunları bir kena ra bırakalım. Ama Kılıçdaroğlu’nun İdlib hak kındaki son beyanatı hepi miz için utanç kaynağı. Kulaklarımla duydum. İdlib’i çok iyi bilen birinden duy muş. İdlib’teki Suriyelilerin tamamı eli kanlı teröristmiş. Bu lafa ne denir bilemiyo rum. Bombardıman altında ki milyonlarca insanı terö rist olarak tarif ediyor. Kadın, çocuk, genç yaşlı demeden hepsi teröristmiş. Bu nasıl bir akıldır? Bu ne tür bir ceha lettir?
Birinden duymuş. İfadeye bakar mısınız? Koca muha lefet lideri birinden bir soh bet esnasında duymuş. Kimle konuşuyordu acaba? Böyle bir lafı etse etse Esad eder. Eğer ondan duyduysa da hiç şaşırmam.
Ama bu kadarı cehalet olamaz. Kılıçdaroğlu bilerek ateşle oynuyor. Son derece kötü niyetli. Esad’in çıkarla rı ve Türkiye’nin sahadaki etkinliğini bitirmek adına tüm İdlib’i terörist ilan ediyor. Ne denir ki? Allah hem akıl hem fikir hem de vicdan versin.