İyilik gizli mi kalmalı?
“S ağ elin verdiğini sol el görmemeli” sözü geleneğimizde önemli yer tutar. Aslı bir hadis olan bu söz her şart için uygulanmalı mı? Dilerseniz Kuran-ı Kerim’e bakalım. Kuran gizli veya aleni yapılması için ne diyor, hangisini uygun görüyor?
“Sadakaları açık ola rak verirseniz, bu ne güzel! Şayet onu yok sullara verirken gizler seniz, bu sizin için daha da hayırlıdır. Ve sizin bir kısım günahlarınızı düşü rür. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Bakara, 271)
Bu ayeti kerimeyi değerlendiren alimler ihtiyaç sahiplerine verilen yardımın açık ve aleni yapılmasında bir sakınca olmadığını söylerler. Ancak bu eylemin gizli olarak yapılmasının daha da iyi olduğunu da bu ayetten çıkarmışlardır. Bazı tefsirciler şöyle derler: Nafile türünde sadakalar gizli, zekat türünden sadakalar ise aleni yapılmalıdır.
Zekatın aleni yapılması dedikodu ve boş konuşan insanlara fırsat vermemek için tercih edilir. İnsanların zengin olan bazı kişiler hakkında suizanda bulundukları biliniyor. Bu nedenle de zekat gibi farz ibadeti aleni yapmaları dedikodulara engel olabilir. Sadaka veya zekatın aleni olması durumunda teşvik etmek niyeti de vardır. Niyet burada önemli yer tutar. Yine burada yardım edilen kişinin rencide olmaması da öngörülmelidir. Bütün bunlar ise neticede birer yorumdur. Zira ayeti kerimede sadaka ve iyiliğin hem açık ve hem de gizli yapılabileceği kayıt altına alınmıştır.
Başka bir ayette şöyle deniliyor: “Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık olarak hayra harcayan lar için Rableri katın da sevapları vardır. Onlar için ne korku olacak ne de üzüleceklerdir.” (Bakara, 274)
Bu ayet de sadaka ve bağışların gizli ve açık yapılabileceğini gösteriyor.
Zeynelabidin’in Medine halkının kapısına erzakları gizlice koyduğunu biliyoruz. (İbn Kesir, Bidaye)
Hz. Ali bazen açık sadaka verirdi, bazen de gizli. Hz. peygamber Medine mescidinde minbere çıkıp halkı aleni olarak devlet için -ordu için- yardıma çağırırdı. Hz. Osman yüzlerce deve bağışladığını mescidde ilan etti. Bu da yardım, sadaka ve bağışın aleni istenebileceğini ve aleni verilebileceğini gösteriyor.
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hem müellefe-i Kulub’a ve hem de ganimeti hak edelere bağışları aleni yaptığını görebiliyoruz. Demek ki hem Kuran ayetlerinden ve hem de uygulamalardan her türlü iyilik, sadaka, bağış ve hayrın hem aleni ve hem de gizli yapılabileceğini görüyoruz. Burada niyet çok önemli. Gösteriş olmamalı. Gönülden, temiz niyet olmalıdır. Allah’a ulaşan kesilen kurbanın kanı ve eti değildir. (Hacc, 37) Allah’a ulaşan takva, samimiyet ve ihlastır.