Görev SABAH’a düşüyor!.
Sadece Türkiye değil, dünya kritik gün ler yaşıyor.. Dünya koro navirüs illetinden, bir, bera ber, dayanışma içinde olursa kurtulacağını biliyor.
Çin, İtalya’ya, biz Amerika’ya yardım ediyoruz, düşünün.
Çünkü düşman ortak.. Çünkü düşman, Çinli, Amerikalı, siyah, beyaz, Türk, Rus diye ayırmıyor. Hepsine her kol dan saldırıyor.
O zaman birleşmek gerek, salgını birlikte yenmek gerek.
Şimdi soruyorum..
Çin’den İtalya’ya giden, bize gelen yardım kargolarını duyunca mutlu olmuyor musunuz?.
Bizden Amerika’ya kalkan uçak içinizi rahat latmıyor mu?.
Rahatlatıyor.. Çünkü Çin biliyor ki, kendi ülkesinde yendiği koronanın kökünü kazısa bile yetmez. Dünyanın bir yerinde kalırsa, ordan geri gelebilir..
Onun için, “Çinli” değil, “Dünyalı gibi düşünmek ve hareket etmek” gerek..
Bir de bizim halimize bakın!.
Hâlâ paramparçayız.. Hâlâ siyaset.. Hâlâ korona günlerinden kendimize oy, pay çıkarma gayreti içindeyiz.
Günlerden beri muhalefeti ve muhalefet medyasını “Bir ve beraber olmamak ve felaketten tiraj, reyting ve oy çıkarma gayretleri içinde bulunmak”la itham ediyorum.
Şimdi iğneyi kendimize batırma zamanı..
Babam bir gün köyde masa başında toplanmış yemek yerken anlatmıştı çocukken..
Çiftçi genç oğluna sabanla çift sürmeyi öğre tiyormuş. Traktör kuşakları bilmez.
Bir saban vardı ve iki öküz
çekerdi.
Tarlada izlerin ve düz ve paralel olması gerek, ekin için..
Küçük öküz sağda bağlanır sabana.. Sağına kayar, izi bozar gibi olunca, babası elindeki üven dire ile (Sivri uçlu sopa) büyük öküzü dürtermiş.. Akşam oğul sormuş..
“Baba hatayı küçük yapıyor. Sen küçü ğü dürtüyorsun..”
Babası kafasını sallamış..
“Küçük öküz hattan çıkınca, büyüğü dürtmek gerek evlat. O güçlü.. O sorumlu. O düzeltmeli hattı da, küçük öküzü de..”
Muhalefet gazete ve TV’leri halkın moralini bozmak için her türlü haberi ve köşe yazısını kul lanıyorlar. Ellerinden geleni artlarına koymuyor lar.
Peki bugün ülkeyi yöneten ve tüm kararla rı alan iktidarı destekleyen biz, “Biz” olabiliyor muyuz?. Onlara örnek olabiliyor muyuz?
“Biz bize yeteriz” diyor Başkan.. “Gün birlik, beraberlik günü” diyor, belediye baş kanlarına hitap ederek..
Başkanın dediklerini yapmak için önce “Biz” olmamız gerekmiyor mu? Peki “Biz olma” ya örnek olmak kime düşüyor?.
Başkanı destekleyen bize, tabii..
“Teke tek, ama ‘Biz’ olacağız” diyor Sağlık Bakanı. Onun sözlerine hepimizin uyması gerek. “Biz” olursak ancak, hepimiz uyarız..
Peki, her biri ayrı telden, kendi menfaatine göre çalan sazları “Biz” yapma ve örnek olma görevi kime düşüyor?.
Bize.. SABAH’a..
Çünkü güçlü olan, Yönetimin yanında olan “Biziz!.” Yönetimin başarısı “Biz” olmaya bağlı ise, ki öyle, en önce “Biz” biz olmalıyız.
Peki, biz, Başkanı ve Sağlık Bakanımızı dinli yor muyuz?.
SABAH “Biz” oldu mu?. Örnek oldu mu?. Bazılarını utandırdı mı?.
Ne gezer..
Cuma sabahı gazetemi açtım.. Baştan sona CHP’li Büyükşehir Belediyeleri aleyhine haber ler.. İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana belediye başkanlarını yerin dibine sokan başlıklar.. CHP’li olduklarının altı çizilerek..
Günaydın ekimiz de boş durmamış. Onlar da Antalya Belediye Başkanı’nı yetiştirmişler..
Tuba Kaçlık imzalı şu habere bakar mısınız?. “Böcek virüs dinlemiyor.”
Birinci sayfadan anons şöyle.. “Antalya’nın CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin
Böcek, Şehir Tiyatroları’ndan bir kişiyi daha işten attı. Bir isme de ihtar name çekti.”
Yani şu korona günlerinde, gazetenin eki olarak görevi insan lara birkaç dakika keyif vermek, okuyanın kendisini iyi hissetme sini sağlamak olan Günaydın ekimizde birinci sayfa haberi, Şehir tiyatrolarından atılan birisi. İnsanlar ölürken, Antalya’da işten atılan biri haber..
İçerde manşet yanı verilen yazısını okuyalım..
“Sosyal medya hesabında bol bol ‘Biz birlikte yaparız’, ‘Zor günleri birlikte el ele aşacağız’ cümlelerini kulla nan Muhittin Böcek’ten bah sediyorum.. Şimdi ‘Yine mi Böcek hakkında yazıyorsun?’ dediğinizi duyar gibiyim. Evet, farkındayım bu köşe de kendisinin kulaklarını çok çınlattık ama öyle büyük iddi alar geliyor ki Antalya’dan, yazmazsam olmaz. En son yaptığı, eğer iddialar doğruy sa, gerçekten çok büyük bir insafsızlık..”
Gerisine gerek var mı?. Aslında adama taktığını adeta iti raf ederek başlıyor ve birinci say fadan “Haber” anonsu yapılan yazısına “İddialar doğruysa..” diye giriyor.. Yani haber yok, sadece iddia varken kaleme sarıl mış..
Yani Tuba’nın iddiayı araş tırma gücü yok. Ya da zahmeti ne bile girmiyor.. Yahu Sabah’ın Antalya muhabiri yok mu?. Ondan haber gelmiyor da Tuba Hanım İstanbul’dan “iddia”yı haber diye yazıyor öyle mi, bir lik, beraberlik ve biz olma günle rinde..
Peki söyler misiniz “Biz” nasıl ve ne zaman “Biz” olacağız..
Biz, Sabahçılar “Biz” olmaz sak, “grnek” olmazsak, hepsin den önemli inandırıcı olmazsak, başkalarının “Biz” olmasını nasıl bekleriz?
Bekleme hakkımız olur mu?.