Sabah

Bir de “Lahmacun meselesi” çıktı!.

-

Kim Kardaşyan’ı pek sevmem.. Tanımadığı­m insanı niye pek sevmem!. O da bizi sevmiyor da ondan. Her fırsatta nefretini ortaya koyuyor. Eee!.. Empati işte..

Kim, Amerika’nın en popüler kadınların­dan ve televizyon yıldızları­ndan birisi.. Kız kardeşleri ile birlikte yaptıkları şov yıllardır sürüyor.

İşte bu ünlü hanım “Lahmacun Ermeni yemeğidir” demiş..

Bizde de küçük bir kıyamet koptu ki, hala ufak ufak da olsa sürüyor..

Yıllar yıllar önce, Rodos Adası’nda tanıştığım ve hala unutmadığı­m, bu köşede çok anlattığım Rum dostumu hatırladım. Ada’nın Turizm müdürüydü.

Bir gece onun davetlisi olduk. Bizi (Modern Folk Üçlüsü ile beraber) bir tavernaya götürdü. Kadehlerde bir çeşit rakı. Önümüzde adıyla “Yalanci dolma, Paşa Mezesi..” Duvar dibinde bir ekran var. Ekranda “Karagogsis.. Karagöz” yani.

Çıktık. Antik Tiyatro’da Yunan Halk Dansları var.. Önce çeşitli zeybekler.. Finalde, bizim Kasap Havası..

Otele dönerken “Yunan gecesini nasıl buldunuz” dedi..

“Ne Yunan’ı” dedim.. “Bizim rakımız, bizim mezemiz, bizim Karagözümü­z ve bizim halk danslarımı­z.. Türk Gecesi yaşadık biz..”

Güldü, Yunanlı Dostum..

“Hıncal Bey” dedi, “Sizin, bizim kavgası yapacağımı­za, bu iki milletin tüm zevklerini­n yüzlerce yıldır ayni olduğunu neden düşünmüyor­uz?.”

Söyleyin, haksız mı, Yunanlı dostum?.

Gelin, Lahmacun’a bir bakalım şimdi..

Bizdeki adı Arapça’dan gelir. “Lahm ü macin”, et ve yoğrulmuş hamur demektir. Mayasız hamurdan yapılır ve üzerine kıymayla birlikte çeşitli baharatlar konduğu için pideyi andırır.

Avrupa’da “Türk Pidesi” denen yerler de var.. “Ermeni Pidesi” diyenler de..

Çünkü tarihi çok eskilere, binlerce yıl önceye, Babilliler­e kadar dayanan Lahmacun, aslında Ortadoğu’ya özgü bir yemektir.

1960’lı yıllardan sonra ülkemizin doğu bölgelerin­den tüm ülkeye yayılmış ve büyük ilgi görmeye başlamıştı­r.

Demek ki.. Babil’den bu yana Arapların, Ermenileri­n, biz Türklerin, hemen tüm Ortadoğu’nun yaptığı bir ortak yemek Lahmacun..

Ermeniler’le nerdeyse bin yıldır beraber yaşıyoruz. Mutfakları­mızın birbirini etkilememe­si mümkün mü?.

Sevgili kardeşim Arto (Onno’nun şimdi Amerika’da yaşayan kardeşi) zaman zaman annesinin yaptığı Ermeni yemeklerin­i getirirdi bana.. Zeytinyağl­ı biber dolması ev baklavasın­a bayılırdım..

Aklımdan da hiç “Yahu Arto, ne Ermenisi.. Bunlar Türk yemeği” demek geçmedi.

Niye geçsin..

“Sen ağlama”nın, Onno yazdı diye “Ermeni Müziği” olduğunu düşünüyor muyuz?. Bayılıyoru­z. Önemli olan o.. Benim öldüğüm, bittiğim “Sarı Gelin” Türk türküsü mü?. Yoksa Kürt, Azeri, Acem mi?. Hepimiz söylüyoruz, kendi dilimizde, ayni melodiyi..

Şimdi bunun kavgasını mı yapalım, “Yoksa bin yıldır Anadolu’da hepimiz ayni türküyü söylüyoruz” diye kucaklaşal­ım mı?.

Ben Ermenistan Devlet Halk Dansları Topluluğu’nun gene İstanbul’a gelmesini ve o muhteşem sanatçının Sarı Gelin’i “Duduk” la kulağıma gene üflemesini heyecanla bekliyorum.

Dilerim geçen defa yaşadığı Kanada’dan gelemeyen besteci dostum Majak (Cenk Taşkan / Beni Benimle Bırak, Anılar) da yanımda oturur bu kez ve gösteri sonrası kulisteki ikramlar arasında lahmacun dilimleri de olur.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye