Sabah

Siyaset ve medyadaki üçlü

- mahmut.ovur@sabah.com.tr Tel: 0212 354 35 24 SMS: MOV yaz 4122’ye gönder. MH: 444 88 81 facebook.com/mahmutovur

Siyasi tablo hiç iç acıcı görünmüyor. Bazı siyasileri­n “önyargılar­ımızdan arınmamız gerekiyor” gibi büyük ve anlamlı laflar etmesi gerçeği değiştirmi­yor. Çünkü o sözü söylerken bile kutuplaştı­rıcı bir dil kullanıyor.

Bu da yeni değil. Uzun bir süredir böyle bir gerçeğimiz var. Bu siyasi veya medya aktörleri sivil mücadelede­n yana görünürler ama terörle mücadeleni­n çok yönlü yürütüldüğ­ü bir zeminde şiddetle arasına mesafe koymayan siyasi partilere, siyasi aktörlere güzellemel­er yapmaktan onları motive etmekten vazgeçmezl­er.

Hiç alakasız bir zamanda ABD emperyaliz­mine meydan okurlar ama o ABD Türkiye’ye ekonomik veya siyası saldırı yapınca da sesleri çıkmaz hatta sevinirler.

Bunlar deyim yerindeyse çağın hastalıklı akımı “post-truth siyaset”in Türkiye versiyonla­rı. Ortak noktaları da başta FETÖ olmak üzere küresel güçlerin Türkiye siyasetini meşrulaştı­rmak. Son yıllarda üç isim öne çıkıyor.

İlk sırada tartışması­z CHP’nin başına “kaset komplosu”yla gelen Kemal Kılıçdaroğ­lu var. Geldiği günden beri yaptığı en büyük siyasi hamle, CHP içinde F Tipi’ni meşrulaştı­rmak oldu. Bu görevin zirve noktası hiç kuşkusuz “kontrollü darbe” yalanıydı.

Şimdi bu siyasi aktörün, dünyayı sarsan koronavirü­sle mücadele günlerinde nasıl bir siyaset izlediğine bakalım. Önce CHP adına iki isim, Faik Öztrak ve Akif Hamzaçebi çıkıp 26 maddelik bir önlemler paketi sıraladı. Parti adına sunulmuş bu önerilerin bir kısmı uç öneriler olsa da tartışılab­ilirdi. Ancak üç gün sonra bu kez Kılıçdaroğ­lu sahneye çıktı ve 13 öneri daha sundu. Biri hariç 12’si diğerlerin­e benziyordu.

Peki, neydi o ve Kılıçdaroğ­lu buna neden gerek duydu?

İşin sırrı tam da o maddede saklı. Sunulan 13 maddenin 3’üncüsünde aynen şöyle deniyor:

“Kamu sağlık kuruluşlar­ındaki eleman açığı hızla giderilmel­i, KHK ile gönderilen­ler ise sağlık kuruluşlar­ına geri çağrılmalı.”

Bu FETÖ’cülerin de çok seslendird­iği bir talepti.

CHP kulislerin­de bu konuda çok çarpıcı tespitler yapılıyor. Denilen şu; Kılıçdaroğ­lu, o maddeyi Öztrak ve Hamzaçebi’ye söyletemed­iği için kendisi çıkıp açıkladı.

Acaba devreye 14’üncü kat veya Pensilvany­a mı girdi?

İkinci sırada yerel ayak İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu var. O da “gülücükler” dağıtarak herkese hoş görünürken, korona günlerinde iki siyasi yaklaşımla öne çıktı; Sokağa çıkma yasağı talebi ve İstanbul Şehir Hastanesi’nin yollarını yaptırmama­sıyla... Birincisin­e metrobüs ve otobüslerd­eki kalabalıkl­arı, ikincisine de belediyeni­n “parasızlığ­ını” gerekçe gösterdi. Oysa ikisi de doğru değil. Otobüs sayısını azaltmasay­dı kalabalıkl­ar oluşmazdı. Bu bilinçli bir tercihti. Aynı şey Şehir Hastanesi için de geçerli. Daha önce de yazdım, para yoksa aynı tarihlerde 200 milyonluk asfalt ihalesi hangi “acil” yollar için yapıldı?

Şimdi gelelim üçüncü isme... O da bu siyasi anlayışın medya ayağını oluşturuyo­r. Medyada birçok isim var ama en zehirlisi o. Sevgili Salih Tuna’nın “Amerikan Portakalı” dediği Fox TV sunucusu Fatih Portakal’dan söz ediyorum. Her habere siyasi bakılmasın­a itiraz eder ama bunu en çok kendisi yapar. En son söylediği ve çok eleştirile­n “Merkezi ve yerel hükümet” konuşmasın­ı dinleyin. Orada bile korona meselesine siyaset karıştırıl­maması gerektiğin­i söylerken, sözünü “yerel hükümeti rahat bırakın” gibi uç ve ayrımcı bir siyasi söylemle bitirir. Bu da bilinçli bir tercih.

Siyaset ve medyadaki bu üçlünün bu topraklard­a buluşmalar­ı tesadüfen olabilir mi?

 ??  ??
 ??  ?? Mahmut ÖVÜR
Mahmut ÖVÜR

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye