SIPARIŞ YAĞIYOR
Pandemide iyi bir sınav veren Türkiye’ye sipariş yağıyor. Birçok fabrika teslimatları vaktinde yapabilmek için gece-gündüz çalışıyor. Kapasite kullanım oranları ise yüzde 100’lere ulaştı
sahip kılmak. Böylece İslam’ı anlama ve yaşama tercihini ona bırakmak.
★★★
■ Günümüzde tarikatlar ve cemaatler, topluma maneviyat ile güzel ahlak vermek yerine, “dünya nimetlerinden olabildi ğince pay alma yarışına” girmiş durumda.
■ Bugün Türkiye’de, “dini cemaat ler ve tarikatlar, dünyevi, seküler olu şumlardır.” Her biri ekonomik sektördür. Boğazlarına kadar dünyevileşme girdabında “Allah” diyerek döneduruyorlar. Dinden kazandıklarını dünyaya yatırıyorlar.
■ Dini görünen cemaatlerin kolayca siyasi manevralara ve işbirliklerine girmesi, adeta kendi borsasını oluşturması da dünyevi karakterleri sebebiyledir.
★★★
■ Bir toplumda dinin çok konuşulur ve her olay vesilesiyle gündeme getirilir olması dindarlığa ve dine ilgiyi artırmaz. Aksine, dinin teoride değil, insanların zihninde ve algısında yorgunluğunu ve yıpranmasını artırır.
■ Din işi ciddiyet, vakar ve ilim gerektirir. Özellikle sosyal medyada yaygın dolaşımda olan müstehzi ve gevşek üsluplu, güldürü ağırlıklı, ilgi çekme amaçlı dini sohbet ve anekdotlar, aslı esası olmayan menkıbeler ya da İslam akidesine sığmayan anlatılar, farkında olmadan dini değerleri eritmektedir.
★★★
Ve bence en can alıcı vurgular...
■ Çocuklarımız, torunlarımız sorguluyor, görüyor, biliyor. Bireyin olmadığı, kadın hakkı, insan hakkı, çevre bilinci, bilgi üretimi, sosyal adalet, hukuk, özgürlük, düşünce gibi temel değerlerin yeterince gelişmediği, sadece menkıbe, gözyaşı, ötekileştirme ve öfkenin yer aldığı bir din anlatımı “İslamafobi’yi mahallemize indirecektir!”
Çocuklarımız, torunlarımız daha büyük sorular soracaktır.
Nihayet son sözler...
■ Dünyadaki kötülükler bizim kaderimiz ve Yüce Yaratan’ın bir cezalandırması değil, insanın kendi eliyle yapıp ettiklerinin bir sonucudur.
■ Doğruyu en iyi bilen Cenab-ı
Mevlâ’dır. Başarı ve sonuç O’nun lütfudur. Bize düşen, doğru bildiklerimizi söylemek ve yapmaktır!
Teşekkürler Prof. Dr. Ali Bardakoğlu...