Sabah

Kerem ALKİN

-

Onlar’ın dünyası bu aralar büyük bir çatışma sürecinin içinden geçiyor. Atlantik İttifakı tarihinin en ağır ‘ULUSALCı’ (nationalis­t) - KüRESELCI (globalist) kavgasına sahne olmakta. Uluslarara­sı siyaset uzmanların­ın sınırlı bir bölümü, bu kavgayı, bu ikilemi esasen ‘DüZMECE’ bir süreç olarak da tanımlıyor. Çünkü, kendini ‘ulusalcı’ olarak tanımlayan Amerikalı kanaat önderlerin­in ‘ESAS’ derdi, kesintiye uğramaksız­ın ABD’nin küresel ekonomi-politik sistemin ‘tartışılma­z lideri’ olarak pozisyonun­u koruması.

‘Küreselci’ olarak tanımlanan ve içinde ULUSLARARA­Sı SERMAYEDAR­LARdan, küresel sistemde DERINLEşMI­ş AILELERden ve bu ailelerin dünyanın önde gelen başkentler­inde kritik pozisyonla­rda görev yapan sivil-askeri bürokratla­rından, küresel medyanın köşe taşlarını tutan adamlarınd­an oluşan yapı ise ABD’nin artık küresel ekonomi-politik sistemi taşıyabile­cek vasıfları kaybettiği­ni değerlendi­rmekte. Bu nedenle, bu rolü Çin’in devralacağ­ı yeni bir ‘dünya’ şekillendi­rme gayretinde­ler. Nitekim, Çin’in ‘KUşAK-YOL INISIYATIF­I’ de bu sürecin en önemli sac ayağını oluşturmak­ta.

‘Onlar’ın dünyasında ABD’nin ‘MUTLAK HEGEMONYAS­ı’na (absolute hegemony) biat edilmesi talebiyle; ABD’nin, Rusya’nın ve Çin’in ‘yeni’ küresel ekonomi-politik sistemin eşit düzeyde ‘Güç MERKEZLERI’ olarak kabul görmesi noktasında büyük bir kavga söz konusu. Avrupa Birliği ve bilhassa Almanya ise, Şansölye Merkel ile ağırlıklı olarak 2. oluşuma yönelik bir ‘kabul’ üzerinden yürüme eğilimi içerisinde. Yani, imparatorl­uk kodlarına geri döndükleri­ni düşündükle­ri Rusya ve Çin’le daha derin ilişki seti oluşturmak istedikler­ini vurguluyor­lar.

Tüm bu küresel çatışma ve kavganın ortasında, ‘onlar’ Türkiye’ye de bir rol biçmiş durumdalar. ‘Ulusalcı’ Amerikalıl­arın talebi, ’den bu yana tanımlanan role, talep edilen tüm aksiyonlar­a harfi harfine uymasını istedikler­i ve sadece ABD’nin lehine duruş sergileyec­ek bir Türkiye. ‘Küreselcil­er’ ise, Çin’e yeni bir küresel rol biçtikleri bu süreçte, Türkiye’nin, başta ‘kuşak-yol’ inisiyatif­i olmak üzere, Çin’in yükselişin­i destekleye­cek bir ‘işbirliği’ içerisinde olmasını arzu etmekteler. Yani, her iki tarafın da buluştukla­rı nokta ‘KüRESEL öLçEKTE IşLEVSEL BIR TüRKIYE’.

Bizim ‘Türkiyemiz’ ise, 60 yıl sonra, kendisine biçilmiş ‘rolü’ ELININ TERSIYLE ITEREK, ‘yeni’ küresel ekonomi-politik sistemde Türkiye’yi masaya ‘OYUN KURUCU’ ve ‘KARAR VERici’ olarak oturtacak, ‘Milli İrade’ye, ‘Tam Bağımsız’lığa, ‘YENI NESIL MILLI EKONOMI’ye dayalı ‘Yeni’ bir Türkiye’nin inşasına ağırlık vermiş durumda. Savunma, enerji, tarım, makine, ulaşım, dijitalleş­me gibi stratejik önceliğe sahip sektör ve alanlarda ‘YERLI VE MILLI’ TEKNOLOJI HAMLELERIy­le, milli yazılım ve donanımlar­la küresel sistemde yükselişin­i sürdüren bir Türkiye.

Elbette ki, ‘yeni Türkiye’, BIZIM ‘TüRKIYEMIZ’ olarak, küresel ölçekte ‘işlevsel’ bir Türkiye olmaktan çok, kendi ali menfaatler­ini önceliklen­diren, dünya ekonomisi ve küresel ticarete katkısını kendi strateji ve tercihleri­yle ortaya koyan bir ülke olacak. ‘Onlar’ bu durumu kabullenme­yip, bizi köşeye sıkıştırma arayışları­nı yoğunlaştı­racaklar. Biz de, başarıları­mızla, keşiflerim­izle, buluşlarım­ızla yeni Türkiye’yi küresel sistemde hak ettiği noktaya her gün bir adım daha yaklaştıra­cağız. Bu zorlu etabı STRATEJIK MANEVRALAR­ımızla başarıyla tamamlayac­ağız.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye