50 Metrekare!.
Türkiye Süper Ligi, Süper Sahtekârlar Ligi olarak oynanır ve bir Federasyon Başkanı demeden, zerre önlem almadan bu rezilliğe sadece ama sadece “Bakarken..”
Melih Aşık hafta sonu bana Metin Oktay’ı hatırlattı. Okumuyorsanız, yazık ediyorsunuz.. Tıklayın Melih’i ve geçmiş yazılarına bakın. “Anılar.. Anılar” yazanların hepsini okuyun.. Muh-te-şem!. Melih bunları kitap yap, üşenme..
Bir resim vardı bu hafta sonu.. Bedri (Koraman), Metin, Melih ve Aydın Boysan bir köşede demleniyorlar. Melih anlatıyor.. Gece bitince Metin Oktay, saz ekibindeki kemancıya yüklü bir para vermiş, çağırdığı taksiye Aydın Boysan ağabey ile bindirmiş ve ağabeyini evine keman müziği eşliğinde göndermiş..
Şimdi bu “İnsan”ın maçta hakemi aldatması, geçiniz, aldatmayı düşünmesi mümkün mü?.
Hep yazdım ya.. Hem de Fener’i yendikleri bir maçtan sonra soyunma odasına gittiğimde tozluklarını indirmiş, yara bere içindeki bacağını göstermiş ve bana “Hayatım” demişti, sevdiklerine hep “Hayatım” derdi, “Şimdi Fener soyunma odasına git, bak Can’ın ayakları da aynen böyledir, kesin.. İyi futbol oynamak suç bu ülkede!.” Utanmaz, rezil, temas bile olmadan yüzünü ya da ayak bileğini tutarak kendini hem de kancık k...lar gibi çığlık atarak yere fırlatan, yerde üç tur döndükten sonra bir eli ile çime vurarak
rolünü oynayanlar.. Ve de hemen her defasında
diyen hakeme yutturup faul alan ve rakibe kart çıkaranlar, keşke Metin’leri, Can’ları izleyebilseydiniz..
Gene de utanmazdınız ya?.
Eş, dost pek çok kişi izlemiş.. Sözleşmiş gibi hemen hepsi “Çok güzel ama..” diyordu.. Sonunda Necati telefon etti. BKM Yöneticisi Necati Akpınar dostum..
“İzledin mi” dedi.. Israr etti görmem için.. Vakit bol ya.. Birkaç günde tüm bölümleri izledim. Son bölümde ekran kararınca herkesteki ortak “Ama”nın sebe
bini anladım.
O müthiş gerilim ve polisiye dizisi, bir yığın sorun yaratıyor ve hiçbirini çözüme
ulaştırmadan bitiyordu.
Hemen Necati’yi aradım.. “Bu
nedir böyle” diye..
“Sen sevdin mi onu söyle”
Melih Altınok kardeşim, Hande Sarıoğlu ile ilgili fikrime karşı çıkmış. “Ne oldu sana Hıncal Abi” diye bir yazı yazmış, köşesinde.. Pazar günkü Sabah’ta bu yazıyı okumadıysanız, internete yazarın adı ve yazının başlığı ile girin ve mutlak okuyun..
Karşısındakine sövmeden, aşağılamadan, incitmeden eleştiri nasıl yapılır, nasıl tartışılırın örneğini vermiş Melih.. Alkışım ondan..
Yanıldığın bir
nokta var
Sevgili Melih..
Ana Haber Spikeri, kurumu temsil eder. Kurumun güvenirliği ve saygınlığının simgesidir.. Bana isim verdirme, ne kadın spikerler işlerini bu sebeple kaybettiler, yakın geçmişte..
Herkesin tanıdığı dünya çapında bir kadın spiker var, CNN’de.. Amanpour.. Onun göbek atarkenki videosunu kendi sosyal medya hesabına koyduğunu düşünebiliyor musun?.
Ben köşe yazarıyım Melih Kardeş.. Sadece kendimi bağlar yazdıklarım. Adı üstünde “Hıncal’ın Yeri..”
1990’da başladım bu köşeye.. Bugüne dek kimse ne yazacağım şeyi söyledi, ne de yazmayacağımı.. Ben, benden sorumluyum. Eğrisi, doğrusu ne yapsam, “Hıncal” adı ile yargılanır, Sabah’ı bağlamaz.
Ana Haber Spikeri ile Köşe Yazarı mukayese edilmez. dedi.. “Sevdim ama o final olmayan final ne” dedim.
“Dizinin yapımcısı Netflix.. Bu birinci bölümün rakamlarına bakarak İkinci Sezon için karar verecek.. Yani senin gibi sevenlerin sayısının fazla olması gerek..” Netflix, 50 Metrekare’yi sadece bizde değil, dünyada gösteriyor, unutmayın ve dünya, aynen bizim gibi reyting alamadığı için apar topar yayından kaldırılan yüzler
ce diziyle dolu..
Tamam Necati de.. Netflix vazgeçerse Türkiye için bir final bölümü çekmek ve bir kanalda yayınlatmak da BKM’nin
borcu, bilesin!.