ERMENİ TEHCİRİNDE SUÇ İŞLEYENLER CEZALANDIRILDI
Ermeniler’in Suriye’ye sevki sırasında alınan bütün tedbirlere rağmen aileleri katledilenlerden bazıları, intikam amacıyla veya durumu suiistimal ederek kendi çıkarları için yolda Ermeni kafilelerine saldırdılar. Osmanlı yönetimi, bu gelişmeler üzerine 1.
Mahkemeler sonucunda yüzlerce kişi idam, kalebent, pranga, kürek, para ve sürgün gibi muhtelif cezalara çarptırıldı. Osmanlı kamu otoritesinin suç işleyenlere karşı bu tavrı, sözde soykırım iddialarının asılsız olduğunu açıkça gösterir
Tehcir kaçınılmaz olunca, sevk ve iskâna tabi tutulacak Ermeniler’in can ve mal güvenliğinin sağlanması için adımlar atıldı. Ancak gerek cephe gerisinde Ermeniler’in Müslüman halka yaptıkları zulümlerden gerekse bazı kişilerin şahsi zaaflarından dolayı istenmeyen olaylar yaşandı. Osmanlı Devleti tehcir sırasında suç işleyenleri tespite ve cezalandırmaya çalıştı. Bu durum tehcir sırasında yaşanan olumsuzlukların Osmanlı yönetimiyle alakalı olmadığını açıkça gösterir. Konuyla ilgili olarak Yusuf Sarınay’ın önemli makaleleri vardır. Ayrıca Ferudun
Ata, Kamuran Gürün ve Recep Çelik de araştırmalar yapmışlardır.
'(9/(7 '858M$ (/ .2<'8
Emperyalist devletlerin kışkırtması sonucu Ermeniler, terörle devlet kurmaya kalkıp, Anadolu’yu yakıp yıktılar. Osmanlı ordusunun lojistik sistemini zaafa uğrattılar. Osmanlı yönetimi, fiili isyan karşısında başka çaresi kalmayınca 27 Mayıs 1915’te Talat Paşa’nın tutturduğu ve Murat Bardakçı tarafından yayınlanan kayıtlara göre 924 bin 158 Ermeni’yi kademeli olarak Suriye’ye sevk ve iskâna tâbi tuttu. Sevk işlemi yaklaşık 10 ay sürdü.
Osmanlı yönetimi, Ermeniler’in Suriye’ye güven içerisinde sevk edilmesi için bölgedeki idarecilere emirler göndermişti. Ancak Ermeniler’in sevki sırasında Erzurum ile Erzincan arasında bir kafileye bölgedeki aşiretler saldırdı. Durum haber alınınca Dahiliye Nezareti’nden, yani İçişleri Bakanlığı’ndan bölgedeki vilayetlere 14 Haziran 1915’te bir talimat gönderildi. Tehcire tâbi tutulan Ermeniler’in korunması, halkın kafilelerden uzak tutulması, mukateleye izin verilmemesi ve suçluların en ağır şekilde cezalandırılması emredildi.
12 Temmuz 1915’te tehcir sırasında kimsesiz kalmış Ermeni çocuklara sahip çıkılması istendi. Ancak istenmeyen hadiseler yaşanmaya devam ediyordu. 26 Haziran’da Elazığ’a, 28 Ağustos’ta Trabzon’a, 29 Ağustos’ta Ankara’ya tehcir esnasında yaşanan problemlerin önlenmesine ve suçluların cezalandırılmasına dair emirler gönderilip, daha sert önlemler alındı.
Tokat Jandarma Komutanı’na soruşturma açıldı. Pınarbaşı Kaymakamı Hamid Bey görevden alınıp Divan-ı Harb’e sevk edildi; Şarkışla Kaymakamı görevden alındı; Urfa civarındaki kafileleri korumakla görevli jandarmalar ihmallerinden dolayı Divan-ı Harb’e sevk edildi. Saldırı ihtimali olan yerlerde Ermeni kafilelerinin yol güzergâhları değiştirildi.
S8d/8/$5 7878./$1',
Osmanlı yönetimi, bu olaylar üzerine suçluları cezalandırmak amacıyla ülke genelinde tahkikat başlattı. Eylül 1915’te Meclis-i Vükelâ, yani Bakanlar Kurulu konuyla ilgili soruşturma yapacak heyetlerin oluşturulması kararını aldı. Halktan ve memurlardan suç işleyenler, heyetler vasıtasıyla yerinde tespit edilip, Divan-ı Harb’e sevk edilecekti.
Yapılan tahkikatlar sonucunda 1.673 kişi Divan-ı Harb’de yargılanmak üzere tutuklandı. Bunların 528’i asker, polis veya teşkilat-ı mahsusa çalışanıydı. 170’i ise sıhhiye müdürü, kaymakam, belediye reisi, kâtip, sevk memuru, muhtar gibi kamu görevlisiydi. 1916’da yargılamaların sonucunda 67 kişi idam cezası, 524 kişi hapis cezası, 68 kişi kürek, para, kalebent, pranga veya sürgün cezası aldı. 227 kişi beraat ederken, kalanların soruşturulmasına devam edildi.
Komisyon 1918’e kadar varlığını sürdürdü. Mahkemeler sonucunda suç işleyen yüzlerce kişi idam, kürek, para, kalebent ve sürgün gibi muhtelif cezalara çarptırılmıştı.