Dünyanın MR’ı çekildi
edense Başkan Erdoğan’ın
BM toplantılarına her gelişinde aynı soru soruluyor: Acaba ABD Başkanı’yla görüşecek mi?
BM toplantısından çok bu görüşme yi daha önemliymiş gibi göstermek birileri nin işine geliyor. Çünkü kimi, “Görüşme soğuk geçti” diyerek, kimi de “Görüşme olmadı” diye sevinç çığlıkları atarak daha kolay siyaset yapacak.
Oysa ikili görüşmeden bağımsız ola rak BM Genel Kurulu, Türkiye için önem li ve Türkiye her defasında kendine özgü gündemiyle orada var oldu. Bu kez de aynı şeyi yaptı. Hatta bu kez BM Genel Kurulu da geçmişe göre Türkiye’nin dış politikasını, dış politikadaki yeni hamlelerini çok daha fazla merak ediyordu.
Türkiye de bunun farkındaydı ki, Başkan Erdoğan, 2 yıl aradan sonra gel diği BM Genel Kurulu’na farklı hazırlan mıştı. Başka örneği var mı bilmiyorum ama bir devlet başkanı olarak genel kuru la 4 dilde basılan “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” kitabıyla geldi.
Dahası Türkiye, BM Genel Kurulu’nda BM binasının tam karşısında yükse len Türkevi’yle pozitif bir rüzgâr estir di. Açılışına BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de katıldığı Türkevi, BM Genel Kurulu’nda en çok konuşulan konuydu. Türk heyeti, özellikle Asya, Afrika ve Latin Amerika ülke temsilcileri tarafından kutlama yağmuruna tutuldu ve desteklendi.
Türkiye’nin bu hazırlığına, son bir yılda ve en zor zamanda BM Genel Kurulu’nu yöneten Volkan Bozkır’ın aktif çalışma larını, Türkiye’nin milyonlarca göçmeni kucaklamasını, hatta pandemi döneminde çok sayıda ülkeye karşılıksız sağlık desteğin de bulunmasını da eklemek gerekiyor.
Bütün bunlar, Türkiye’nin BM Genel Kurulu’na özel olarak hazırlandığını ve yoğunlaştığını gösteriyor. O yoğunlaşmanın bir karşılığı da var.
Bir Türkiye manifestosu
Başkan Erdoğan da bunu bildiği için önceki gün BM Genel Kurulu’ndaki konuş masıyla adeta dünyanın MR’ını çekti. Doğu Akdeniz’den Keşmir’e, Kıbrıs’tan Kırım’a, Afganistan’dan Libya’ya, Suriye’den Myanmar’a, Filistin’den Müslüman Uygur Türklerine, Afrika’dan Latin Amerika’ya dünyanın dört bir yanındaki sorun alanları nı gözler önüne serdi.
Ama bununla yetinmedi, insanlığı bek leyen iki büyük tehlikeye daha dikkat çekti: “Salgın ve iklim değişikliği.”
Başkan Erdoğan, her iki konuda da “küresel sistemin çarpık yapısını” sorumlu tutuyor ve şöyle diyordu:
“Milyonlarca insanın hayatı nı kaybettiği, 10 milyonlarca insa nın virüsün pençesinde kıvrandığı bir dönemde, aşı milliyetçiliğinin farklı yöntemlerle halen sürdürülüyor olma sı, insanlık adına yüz kızartıcıdır.”
İlkim konusunda daha da sertti. Dünyanın ciddi bir çevre sorunuyla karşı karşıya kaldığını rakamlar ve somut veriler le anlatıyor ve adeta büyük devletlere mey dan okurcasına şöyle diyordu:
“Tabiata, havamıza, suyumuza, toprağımıza, yeryüzüne kim en çok zararı verdiyse, doğal kaynakları kim vahşice sömürdüyse, iklim değişik liğiyle mücadeleye en büyük katkıyı da onlar yapmalıdır. Geçmişten fark lı olarak bu defa kimsenin, ‘Ben güç lüyüm, fatura ödemem’ deme hakkı yoktur.”
BM Genel Kurulu’nda Paris İklim Anlaşması’nın önümüzdeki ay Meclis’in onayına sunulacağını da ilk kez açıkladı.
Deyim yerindeyse Başkan Erdoğan’ın BM konuşması tam bir Türkiye manifesto suydu. O manifestoyla herkesin, “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” diyebilmesi hedefleniyordu.
Tel: 0212 354 35 24 SMS: MOV yaz 4122’ye gönder.
MH: 444 88 81 facebook.com/mahmutovur