‘Bir sonraki’ ihracat sıçramasının finansmanı
Türkiye’nin ihracat alanında ardı
ardına kırdığı rekorlar ve ‘şimdi
den’ 2021’i 210 milyar doların üzerinde, yeni bir Cumhuriyet tarihi rekoru ile tamamlayacağımızın netlik kazanmış olması, hiç şüphesiz ki ihracatçılar cephesinde yeni telaşları, yeni heyecanlarla birlikte, yeni arayışları da beraberinde getiriyor. 2018’in 2. çeyreği itibariyle, inşaat ile makine ve teçhizat yatırımlarından oluşan sabit sermaye yatırım har
camalarının GSYH içerisinde payı yüzde 32,7 iken; bu pay 2019’un 3. çeyreğinde yüzde 23,6’ya kadar düşmüş ve ardından yüzde 26-28 bandında kalmıştı.
Bununla birlikte, 2020’nin ağustos ayı başından itibaren hızlanan ihracat rekorları ve ‘Kovid-19’ küresel virüs salgını ile etkin mücadele sayesinde toparlanan iç ekonomik aktiviteyle birlikte, Türkiye’nin üretim çarklarının hızlan
ması, kısa süre içerisinde imalat sanayimize üretim kapasitesi artışı olarak yansıdığı gibi, bir süre sonra pek çok sektörümüz için ciddi bir kapasite arttırıcı
yatırım hamlesi zaruretini de beraberinde getirdi. Bunun doğal sonucu olarak, 2020’nin 4. çeyreğinden, 2021’in 2. çeyreğine, sabit sermaye yatırım harcamalarının GSYH’daki payı yüzde 28’den yüzde
30’a yükselmiş durumda. Küresel pandeminin küresel tedarik zincirleri üzerindeki çok yönlü etkisi, Türkiye’nin ‘güvenilir
liman tedarikçi ülke’ olarak cazibesini
arttırmış durumda.
Türkiye’nin ihracatı tüm bu küresel ve bölgesel ekonomik gelişme
lere bağlı olarak, öyle bir ivme kazanmış durumda ki, 2 sene önce, Türkiye’nin ihracatını 175 milyar dolardan, önce 225, ardından 250 ve sonrasında da 300 milyar dolara yükseltme kararlılığı çok daha fazla cevaplandırılması gereken soru içeriyordu. Oysa, küresel pandeminin sebep olduğu küresel ticaret ve tedarik zincirlerindeki ‘kaçınılmaz’ yeniden yapılanma, 2020 yılı ağustos ayından, 2021 yılı ağustos ayına, sadece 1 yılda, Türkiye’nin ihracatını 40 milyar dolar sıçrattı. Bu nedenle, artık 225, 250 ve sonrasında 300 milyar dolar ihracat hedefine çok daha yakınız. Ancak, bu hedef, ‘dur
maksızın ihracat’, ‘durmaksızın’ da yeni makine ve teçhizat, hatta yeni fabrika yatırımları gerektiriyor.
Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye İhracatçılar
Meclisi’nin genel kurul toplantısında açıkladığı, ‘İhracatı Destekleme Fonu’ müjdesi hayati önem arz ediyor. ‘Bir
sonraki’ ihracat sıçraması için varını yoğunu ortaya koymuş olan Türk ihracatçısının yeni makine ve teçhizat ile yeni fabrika yatırımları hamlesi önünde olası tüm mevzuat ve finansmana dayalı engellerin, eksikliklerin acilen tamamlanması gerekiyor. Çünkü, Türkiye’nin dünyanın her yerinden yağan ‘yeni siparişler’i, yüksek kalitede ve hızlı teslimata dayalı’ bir üretim ve ihracat hamlesiyle karşılamayı sürdürmesi, 2020-2021 döne
mi itibariyle, Cumhuriyet tarihinde ilk kez, Türkiye’nin küresel ticarette yakaladığı yüzde 1.1’i aşan payı, yakın gelecekte yüzde 1.25’e; ardından da yüzde 1.5’e taşımamız anlamına geliyor.
Bu nedenle, Türkiye’nin ‘durmak
sızın ihracat’ hamlesi için, Türk ihracatçısının, imalat sanayimizin yeni yatırım hamlesini ‘şu anda’ destelemek hayati önem taşıyor. Bu nedenle, TCMB’nin
faiz indirim kararını da bu nedenle canı gönülden tebrik ederim.