HDP meselesi ittifakları nasıl etkiler?
HDP milletvekili Semra Güzel’in PKK’lı teröristle olan fotoğrafı bir kez daha “HDP meselesini” gündemin en başına çekti.
Kuşkusuz bu partinin kaderini belirleye cek şey, Anayasa Mahkemesi’nde devam eden kapatma davasının nasıl sonuçla nacağı.
Karar nasıl verilirse verilsin, 2023 seçim lerine giderken kampanyaların başat bir konusu netleşmiş gibi görünüyor: HDP’nin kaderi ve aktörlerin buna nasıl tepki verdiği.
Yani siyasi polemikler açısından “HDP meselesi” ittifak dizilimi ve muhtemel adayla rın profili bağlamından öteye geçiyor.
Merkez siyasi partilerin birbirini ateşli söy lemlerle hırpaladıkları bir hava oluşuyor.
Ana tartışma, HDP’nin kaderinin “terör le mücadele” konusunda nerede durdu ğu ve tüm siyasi aktörlerin buna nasıl baktı ğı ya da bakmadığı olacak. HDP’nin aldığı oy sayısı (varsa) terörle organik bağı konusunu aklamaz. Yargı, somut duruma göre hareket eder.
Elbette milyonlarca seçmen, HDP’nin PKK’nın emrinde olması için bu partiye oy vermiyor.
‘Kürt açılımı’ tartışması büyür mü?
Cumhur İttifakı’ndan, HDP ile işbirliği içerisinde olan CHP ve İP’e yöneltilen eleştiriler ve bunlara verilen cevaplar şim diden “terörle mücadele, Kürt sorunu ve Kürt kökenli seçmenin eğilimleri” konularını hem bir arada hem de ayrıca konuşacağımızı gös teriyor. Bu çoklu tartışma kaçınılmaz olarak “Türkiye’yi nasıl bir gelecek bekliyor?” ya da “Kim Türkiye’yi nereye götürür?” polemiklerini doğuruyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP’ye “Atatürk’ün partisi CHP’yi Kandil’in kapıkuluna çevirdiler” eleştirisinde bulun ması bu tartışmanın kritik seviyesine işaret ediyor. Kılıçdaroğlu’nun cevabını AK Parti döneminde yapılan “Kürt açılımına” referans la vermesi ise savunmada kaldığını gösteri yor. Bu arada CHP’nin Kürt raporu yayımla yarak aktif bir düzleme geçmesi pek mümkün görünmüyor.
Aday profili ile geçiş sürecini planlama arasında sıkışan diğer partiler (SP, DEVA ve GP) daha etkisiz halde. CHP’nin belirledi ği Erdoğan karşıtı muhalefetin ana hatların dan ayrılarak “üçüncü bir yol” çizmek ten çok uzaklar. Lider gezileri yapmak, CHP hâkimiyetinde bir siyasete razı olduk larını örtmüyor, daha açığa çıkarıyor. En zor da olan ise kuşkusuz İP. Ya Akşener’in bir HDP’linin “Burası Kürdistan” çıkışı karşısın da olduğu gibi HDP’nin skandallarına sessiz kalıyorlar ya da tartışmanın harareti geçince “HDP’yi PKK’nın yanında” gördüklerini belir ten titrek açıklama yapıyorlar.
Etkisiz söylem
Muhalefetin “İyi de açılımı yapan sizdi niz” eleştirisi etkili bir söylem değil. Öncelikle bunun MHP’yi rahatsız ederek AK Parti ile arasını bozması hiç de olası değil.
Zira AK Parti, iki açılımı yaptığı ve Kürtlerin kimlik talepleriyle ilgili reformla rı gerçekleştirdiği için HDP’nin PKK ile ara sına mesafe koyamamasını daha sert eleşti rebiliyor. Terörle mücadelenin Kürtleri yabancılaştırmak anlamına gelmediği ni söyleyebiliyor.
Yine 2015’ten bu yana PKK terörüyle mücadelede Türkiye, Suriye ve Irak’ta yaptık ları ile hayli güçlü bir somut zemin kurdu.
Cumhur İttifakı açısından kritik konu, HDP’nin kaderi ile Kürt seçmenin has sasiyetlerini ayırabilmektir. Yani HDP ile ilgili mahkeme kararı ne olursa olsun muha fazakâr Kürt seçmenden oy alabilecek söylem ve politikayı takip etmektir.