Dezenformasyon Yasası üzerine çeşitlemeler...
ilgi kirliliği ile... Sahte sosyal medya
Psikolojik harekât yön temleri ile... Algı operasyonları ile... İtibar suikastı ile... Kişi veya hedef odaklı algoritma larla... Yapay zekâya dayalı sanal kurgularla hukuk sınırları içinde ve yeni araçlarla mücade le edilmeli mi?
Elbette, “(vet!”
Peki, “'ezenformasyon bir partinin ya da iktidarın sorunu mu?”
Kuşkusuz “Hayır!”
Neden?
İğdiş edilmiş her türden bilgi şayet toplu mun davranışlarını ve/veya kararlarını bozu yor, kamu düzeninin işleyişini, barış içinde bir arada yaşama şartlarını temelden sarsıyorsa burada “demokrasiyi zehirleyen” tehlike li bir durumdan bahsediliyor demektir. Nefessiz bırakılan demokrasi, kökünden beslendiği fikir ve ifade özgürlüğü ile birlikte komaya girerse, orada bambaşka bir sistemden söz edilir! Ki o noktada da iş, işten geçmiş olur!
Profesyonel küresel şirketlerin, lidersiz ve devletsiz evrensel toplum yaratma, kimlikle ri, cinsiyetleri, kültürleri, inançları ve değerleri rafa kaldırma ve nihai aşamada bir potada eri tip formatlama iddiası, bugün için komplo teo risi falan değildir.
Tam da bu nedenlerle...
Çarpıtılmış, eğilip bükülmüş bilgilerle kit leleri şoklayan, sevk ve idare edilecek nok taya götüren, örtülü amaçlara hizmet eden
“gri alan faaliyetlerinin yerli ve yabancı aktörleri” dijital ağlarda at koşturamamalı!
★★★
Gel gelelim...
Halen TBMM Genel Kurulu’nda görü şülmeyi bekleyen “'ezenformasyonla 0ücadele Yasa Teklifi” adeta bir “mat ruşka.” Yani iç içe geçen birden farklı unsur lardan oluşuyor. Ve herhangi bir bölümüne ilişkin kaygı beyanına ya da düzeltme gereği ne fırsat vermeyecek türde domino tarzı dizili mi içeriyor. Neyse ki hızlıca ele alınması düşü nülen teklif gerek önerge hazırlıkları gerekse hukukçu milletvekillerinin sağlayacağı katkıla ra fırsat tanınması için bir süre daha Meclis’te demlenecek.
Teklifin, yazılı ve yerel medyanın gelir kay naklarını daraltan, internet haberciliğini belli bir regülasyona almaya çalışırken mutlak kontrolü mümkün olamayacak bir alanda yer yer boca layan yönleri de söz konusu.
Ama en mühim yanı şu maddede gizli: “Sırf halk arasında endişe, panik, korku yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağ lığı ile ilgili gerçeğe aykırı bilgiyi kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır!”
Bir yandan düzenleme ihtiyacı gözeten öte yandan yaptırım için bir dizi muğlak ifade ye sarılan bu metin, yargıçların da üstesinden geleceği kadar anlaşılır ve sade durmuyor!
Basın ve ifade özgürlüğü ölçütünden taşıdı ğı sakıncalar, metnin meramını anlatırken kul landığı kavramlarda ve bu kavramların birbiri ile bağlantısında adeta kamufle olmuş durumda.
Örneğin “saik” dediğiniz “güdü”dür. Ama cezalandırma mantığını önceliyorsanız dahi “kasıt” daha ağır basan unsur olmalıdır. “Gerçeğe aykırı bilgi” dediğinizde... “%ilgi ve veri” ayrımına girilmesi gerekeceği gibi, hakikatle uyumsuzluğun tespiti için kriterler geliştirilmesi muhtelif yargı kararlarına bırakıla caksa hukuki belirsizliğin artması muhtemeldir. “Kamu barışını bozmaya elverişli giri şimler” diye meseleye dalarsanız, özgürlükçü yorumla büyük bir koruma duvarı da bulabi lirsiniz, “Tamekªse koy sepete” zihniyetiy le pek çok beyan ve paylaşımı aynı kefede yar gılayabilirsiniz.
Sözün özü...
Biri çıkıp size... “Organize işlerle işiniz yoksa bu yasa size dokunmaz” da diye bilir.
Bir başkası da çıkıp...
“Yargı kurumu, dezenformatik karanlık iş ve işlemleri aydınlatmaya uğraşırken sizin bir konudaki ‘ifade biçi miniz/ağır eleştiriniz /tepkiselliğiniz veya paylaşımınız noktasında adliye kantarın topuzunu kaçırırsa elinizi de dilinizi de bağlayabilir” diyebilir.
Yani, “ölçüyü doğru oluşturmak”, “kervan yolda düzülür” demekten evladır!” SMS: OM yaz 4122’ye gönder. (1.60 TL)
MH: 444 88 81 facebook.com/okanmuderrisoglu