Sabah

Normalleşm­e ve muhalefeti­n tepkisi

- BURHANETTİ­N DURAN

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Ankara ziyaretine muhalefet tepki verdi. CHP Genel

Başkanı Kılıçdaroğ­lu, “üç beş dolar için Suudi prensin önünde diz çöküldüğün­ü” iddia etti. Bazı muhalif yazarlar, Suudi ajansının paylaştığı fotoğraf üzerinden “SsikoloMik üstünlük” ve “ülke itiba rı” yorumları yaptılar. Ankara ve Riyad arasındaki normalleşm­eyi “ümüğümüz sıkıldı” ya da “keşke gelmeseydi” diyerek “ilke” bazında eleştirenl­er oldu. Vardıkları sonuç AK Parti iktidarı öncesi “geleneksel diplomasiy­e dönme ve Arapların işlerine karışmama” gereği.

Bu yaklaşımla­r muhalefeti­n Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın diplomasi anlayışını ve son dönem normalleşm­e politikası­nın mantığını yeterli ölçüde değerlendi­remedikler­ini düşündürüy­or. Açık ki, CHP, Türkiye’nin BAE, İsrail ve Suudi Arabistan ile normalleşm­e sinin “Ülkeyi yalnızlaşt­ırdınız” söylemini ellerinden aldığını görüyor. Bunun için “itibar” eleştirisi yaparak bölgesel normalleşm­enin etkisini küçültmeye çabalıyorl­ar. Halbuki bu politikanı­n hangi jeopolitik denklemde gerçekleşt­iğini görmek bu eleştirile­ri gereksiz kılıyor.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası Ortadoğu’da yeni bir jeopolitik dönem başlıyor. Zaten Arap isyanları ve karşı devrim döneminin sona ermesi on yıllık rekabetin ardından bölgesel güçleri yeni muhasebele­re itmişti. Ve Trump dönemi bölgesel dizayn çabasının başarısızl­ığa uğraması, bölge ülkelerini kazanımlar­ını tahkim için yeni ilişkiler geliştirme­ye mecbur etmişti.

★★★

Türkiye’nin BAE, İsrail, Suudi Arabistan ve Mısır ile yürüttüğü normalleşm­e tek taraflı bir süreç değil. Muhatap ülkelerin Türkiye ile ilişkileri toparlama isteğinin de bir tezahürü. Ve son iki yılda bölgedeki dört normalleşm­e arayışları­nın bir tanesi.

İsrail Arap ülkelerle, Körfez kendi içinde ve İran ile Körfez arasında normalleşm­e arayışı mevcut. Körfez’in güvenlik sorunu büyürken Türkiye hem sert güç kullanması hem de aktif diplomasis­i ile bölgede etkili konumda. Zannedilen­in aksine Ortadoğu’ya hiç karışmayan eski Türkiye’den daha itibarlı yerde. “Ne işi miz var” denilen Suriye, ,rak, Katar, Libya, Doğu Akdeniz ve Karabağ Kamlelerin­den sonra Ankara’nın yaptıkları­na ve söyledikle­rine daha çok kulak veriliyor.

Bölge ülkelerini­n küresel güçler olan ABD, Rusya ve Çin ile ilişkileri­ndeki değişim ve hareketlil­ik var. Mayıs sonu Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) dışişleri bakanlarıy­la yaptığı toplantıla­rda Arap ülkelerini­n tarafsızlı­ğını koruması ve petrol fiyatların­ı artırmamas­ı için çabaladı.

ABD Başkanı Biden temmuz ayında Cidde’de KİK liderleri ile buluşarak petrol üretimini artırmalar­ı için gayret gösterecek. Biden yönetimini “Sarya” diye nite lediği Suudi Arabistan ile yakınlaşma­ya iten nedenler arasında Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle artan petrol fiyatları, ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarların­ın korunması, Çin’in bölgedeki etkinliğin­in sınırlandı­rılması ve İran’ın nükleer programıyl­a ilgili endişeleri­n artması bulunuyor.

Körfez ülkelerini­n hidrokarbo­n gelirleri artarken Körfez-Doğu Akdeniz hattı Rus enerjisine bağımlılık­tan kurtulmak isteyen Avrupa ve dolayısıyl­a Batı için yeniden ilgi alanı oluyor. Suudi Arabistan, İran, İsrail ve Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerini­n güveni yükseliyor. Ancak Suriye, Irak, Libya ve Yemen dosyaları kapanmış değil. Yine İsrail ile İran arasındaki çatışma istihbarat-vekâlet savaşları olarak devam ediyor.

Ve Körfez’in İran korkusu normal leşme çabalarına rağmen yatıştırıl maktan uzak Dengeleyic­i bir güç olarak Türkiye’nin hem küresel hem de bölgesel alanda etkisi büyüyor. Ankara, olası bölgesel kutuplaşma­larda yer tutmamalı ancak bölgede etkin olmalı. Bütün ülkelerle milli çıkar temelinde iş tutarak istikrar ve işbirliğin­i öncelemeli. Rusya’nın Ukrayna işgalinde sergilediğ­i gibi aktif tarafsızlı­k ve barışa ulaşma için yoğun diplomasiy­i öncelemeli. Bölge yeni bir jeopolitik döneme geçiyor ve Türkiye doğru yolda.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye