DOLAYLI SIKILAŞMA TEDBIRLERINE DEVAM
MERKE= Bankası, politika faizine bu toplantıda da dokunmadı. Böyle bir beklenti zaten yoktu. Ama bir taraftan da Türkiye’nin enflasyon gibi can acıtan bir sorunu var. Yapısal politikaları bir kenara bırakacak olursak, enflasyona mücadele edebilmek için kısa ve orta vadeye yönelik olarak yapılması gereken şeyler var: Kredi talebini kontrol altında tutmak ve TL’nin daha fazla değer kaybetmesini engellemek. Faizin arttırılmamasına yönelik güçlü bir kararlılığın olduğunu biliyoruz. Bu noktada alternatif olarak karşımıza makro ihtiyati tedbirler çıkıyor. Bu uygulamalara bir nevi dolaylı sıkılaşma tedbirleri diyebiliriz. BDDK geçtiğimiz cuma bu doğrultuda yeni bir adım attı. Alınan tedbirle bazı şirketlerin negatif reel faiz sayesinde ucuza kredi alıp spekülatif amaçlı ellerinde tuttukları âtıl paranın dövize yönelmesi engellenmeye çalışılıyor.
Mevcut para politikası koşullarının sunduğu ucuz krediye erişebilen bazı şirketler bu parayı katma değer, ihracat ve istihdam yaratacak yatırımlara dönüştürmek yerine dövize çevirerek gelir elde etmeyi hedefliyor. BDDK’nın son adımı bu tip şirketlerin spekülatif opsiyonlarını sınırlandırmaya yönelik. Bu düzenleme TL’ye biraz nefes aldırmış olacak. Günün sonunda ayrıca ticari kredilerin maliyetlerinin artması beklenir. Yaptığı işin ve sektörünün doğası gereği belli oranlarda döviz tutması gereken şirketlerin bu süreçte nasıl ayrıştırılacağı şu an için soru işareti olarak duruyor. Makro ihtiyati tedbirler enflasyon ve kur oynaklığı gibi problemlerin çözümüne destek sağlar, politikacılara sorunun köklerine inebilmek için zaman kazandırır. Bu tip uygulamalar, kapsamlı bir anti-enflasyonist politika seti ile birlikte devreye girdiğinde daha etkili olur.