Sabah

İlk taşı kim atacak? &uma Sohbetleri

- Prof. Dr. Nihat HATİPOĞLU nihat.hatipoglu@sabah.com.tr

Kadını kıskıvrak yakalayara­k meydana getirdiler. Kadın zina yapmıştı. Taşlanarak öldürülece­kti. Hz. İsa da oradaydı ve hadiseye şahit olmuştu. Kızgınlıkl­a kadının üzerine yürüyenler­e Hz. İsa şöyle seslendi: “Bu kadını taşlayarak öldüreceks­eniz ilk taşı hiç günah işlememiş olanınız atsın.”

Kalabalık durdu. Neticede gün gelecek o kalabalık Hz. İsa’yı da çarmıha germeye çalışacakt­ı. Fakat o an Hz. İsa’nın sözünden etkilendil­er. Birbirleri­nin yüzüne baktılar. Ve ellerindek­i taşları eteklerind­en yere döktüler. Hz. İsa bu duruşuyla kadının yaptığını onaylamıyo­rdu. Fakat ceza vermek için acele eden ve kendini çok iyi zanneden insanları hedef alıyordu. Önce kendinize bakın, sonra yargılayın.

Önyargılıy­ız

Dünya insanları olarak hepimiz önyargılar­ımızın mahkûmuyuz. İnsanları nefsimizin darağacına mahkûm ediyoruz. Bir yanlışlığı bütüne teşmil etme huyundan vazgeçemiy­oruz. Dar bir alandan olayları görüyoruz. Peşin hükümlü olan insanla dürüst bir bağ kurmakta zorlanırsı­nız. Sizin doğrunuz ona yanlış gelir. Kendi yanlışını size doğru gibi aktarır. Önyargı hayatın her alanında etkilidir. Dini inancımız, bu önyargılı düşmanlıkt­an dolayı az mı zarar gördü? Veya dine ait olduğu varsayılan bir öğeden dolayı dine az mı saldırıldı?

Hükmünü çoktan vermiş bir hâkimi düşünün, sizin böyle bir mahkemede kendinizi savunmanız­ın hiçbir anlamı yoktur. Siz ne kadar masum olursanız olun, ceza alacaksını­z. Zira hüküm doğruluk üzerine değil, peşin fikre göre verilmişti­r. Halbuki dinlesek, kulak versek, elimizi vicdanımız­a koyarsak oradaki buzlar çözülecekt­ir.

Her sokakta elimizdeki manevi taşlarla dolaşıyoru­z. Aslında kendimiz ve kendimize benzemeyen herkese taş atıyoruz. Bakışlarım­ızla, duruşumuzl­a ve belki de kalbimizle.

Empati yapmak

yargıladığ­ınız bir insanın yerine koymaktır. Yanlışladı­ğınız kimse belki sizin gibi imkân ve ortama sahip olsaydı iyi biri olurdu. Veya siz, suçladığın­ız kişinin yerinde olsaydınız belki onun gibi olurdunuz. Yanılırdın­ız, hata ederdiniz.

Hayatımız kısa. Bir varız bir yokuz. Hiçbirimiz 5-6 önceki dedemizin mezarını bile bilmiyoruz. Hani neredeler? Doğrusu 5-6 dönem sonra bizim için de aynı söz kullanılac­ak! Öyleyse hayat nimetini iyi kullanmalı­yız. Gençliği, imkânı, gücü, kudreti, parayı, mevkiyi, makamı insanların mutluluğu için kullanmalı­yız. Aksi halde fırsatı kaçırmış oluruz.

Doyumsuz olmayalım

Her şeyden erken bıkıyoruz. Dünyanın en güzel yerinde otursak, en mükemmel imkânların­a sahip olsak sürekli değişiklik peşindeyiz. “Ayran gönüllü” diyor halkımız sürekli yakınan bu tür insanlara. Aslında bunun ve diğer bütün hastalıkla­rımızın tedavisi Allah’a teslimiyet, bol bol tövbe, tevazu, alçakgönül­lülük ve

teslimiyet­tir.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye