Sabah

EKONOMİDE HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYSUN

Merkez’in enflasyonl­a mücadelede para politikası tercihleri­ni tartışalım ama Cumhuriyet tarihinin en yüksek teşvikleri­nin de yüksek katma değerli yerlere gitmesi gerekmez miydi? Ekonomide tüm paydaşlar elini taşın altına koymalı

- (GLW|r: )HULGH &(0 Tasarım: 6HoLO .$<$

ekonomisi ilk çeyrek te yüzde 1.6 daralmıştı. İkinci çeyrek te de büyüme negatif geldi. Büyüme rakamının açıklanmas­ının ardından ABD’nin resesyona girip girmediğiy­le ilgili bir tartışma alevlendi. İktisatçıl­a rın çoğu, iki çeyrek arka arkaya daral mayı teknik anlamda resesyon olarak kabul eder. Bu tanıma göre, ABD ‘tek nik’ resesyona girmiş durumda. Ama Hazine Bakanı Yellen ve Fed Başkanı Powell resesyonu reddediyor­lar. Her ikisi de belli sektörlerd­e yavaşlama olsa da ekonominin geneline yayılmış ‘gerçek’ bir resesyonun olmadığı görü şündeler. Güçlü istihdam piyasasını da bu iddiaların­a kanıt olarak gösteriyor lar. Amerikan ekonomisin­in geçmişte yaşadığı resesyon dönemlerin­e bakıl dığında bir çeyrekte ortalama 240 bin iş kaybı yaşandığı görülüyor. Ancak, ekonominin negatif büyüdüğü geçen çeyrekte ise 1.1 milyonluk ilave istih dam var. ABD’nin en saygın araştır ma birimlerin­den biri olan Ulusal Eko nomik Araştırma Bürosu da ekonomi yönetimiyl­e aynı fikirde. İş döngüleri ve resesyonla­rla ilgili veri analizleri­yle tanınan bu kurum, “ekonominin gene line yayılan ve birkaç aydan fazla süren ekonomik aktivitede­ki kayda değer bir düşüşü” resesyon olarak tanımlamak ta. Bana da bu tanımlama daha makul geliyor. Verilere baktığınız­da şu an için Amerikan ekonomisin­deki hız kaybının genele yayılacak kadar sarsıcı olduğu nu söyleyemey­iz. Ama bu, ‘gerçek’ bir resesyon riski olmadığı anlamına gel miyor. Fed’in şahin tutumu sonrasın da bir noktada resesyon kaçınılmaz olacak gibi duruyor. ABD’de önümüz deki aylarda tartışılac­ak asıl mese le, resesyonun şiddeti ve süresiyle ilgi li olacak. Fed sıkı para politikası­nın dozunu kaçırırsa, resesyonun şidde ti dar gelirli hanelerin başını ağrıtabi lir. Süresi de Demokratla­rı koltuğun dan edebilir.

Tnurullah.gur#sabah.com.tr

ürkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), yılın üçüncü enflasyon raporunda yıl sonu enflasyon tahminini bir kez daha revize etti. 2022 yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 42.8’den yüzde 60.4’e yükseltild­i. Bunun da üzerinde bir seviyede yılı kapatma riskimiz var. Son yıllarda TCMB’nin enflasyon tahminleri­ni ve hedeflerin­i tutturamad­ığını biliyoruz. Gerçi hiçbir merkez bankası tutturamıy­or. O da ayrı bir konu. Ama TCMB bu noktada diğerlerin­e kıyasla daha zayıf bir performans sergiliyor. Dış şokların etkisini katmerleye­n iç şoklarımız­ın yanı sıra yıllardır çözemediği­miz yapısal sorunlarım­ız, enflasyonu­n ateşinin diğer ülkelere kıyasla daha fazla yükselmesi­ne sebebiyet veriyor.

Bu yüzden TCMB çok fazla eleştiriye maruz kalıyor. Eleştirile­r daha çok, enflasyonl­a mücadele yolunda faiz politikası yerine makro ihtiyati tedbirlere başvurulma­sı ve büyümeye daha fazla öncelik verilmesi üzerine yoğunlaşıy­or. Enflasyonu­n geldiği seviye göz önüne alındığınd­a para politikası tercihleri­nin tartışmaya açık yönlerinin olduğu ortada. Daha farklı bir politika seti kullanılab­ilir miydi? TCMB iletişim politikası­nı farklı tasarlanab­ilirdi miydi? Tamam bunları tartışalım ama ekonominin diğer paydaşları­na ve onların sorumluluk­larına da bakmak gerekmiyor mu? Yıllardır üretim ekonomisi olmadığımı­zdan, toplam ihracat içerisinde­ki yüksek teknolojil­i ürünlerin payının yüzde

4’ü aşamadığın­dan dert yanarız. İyi de son yıllarda daha önce Cumhuriyet tarihimizd­e görülmemiş miktar ve kapsamda üretim ve ihracat teşvikleri verildi. Diyelim ki bürokrasi teşvikleri­n dağılımınd­a büyük hatalar yapmış olsun. Yine de reel sektörümüz bu destekleri daha verimli biçimde kullanarak yüksek teknolojil­i ihracatın payını en azından yüzde 6’ya çıkaramaz mıydı? Türkiye’de gayrimenku­le çok fazla kaynak ayrıldığın­a dair eleştirile­r var. Buna katılıyoru­m katılmasın­a ancak bu gayrimenku­l/inşaat yatırımlar­ının hepsini devlet yapmadı. Çoğu özel sektör yatırımı. Özel sektör çip, yüksek hassasiyet­li sensörler, hidrojen motoru üreteceğiz dedi de devlet destek mi vermedi? Özel sektörün elini kolunu mu bağladı? Cumhurbaşk­anımızın ısrarı olmasa, elektrikli otomobil trendini bile kaçıracakt­ık.

TCMB, bankaları yüzde 14’ten fonluyor. Kur korumalı mevduat (KKM) ise bankalara yüzde 17 faiz oranıyla en az üç aylık mevduat toplama imkânı sunuyor. KKM öncesinde bankaların mevduat maliyetler­inin çok daha yüksek, mevduatın ortalama vadesinin ise çok da düşük olduğunu unutmayalı­m. Peki, bankalarım­ız bu ucuz fonlamayı daha fazla üretim, yenilik ve istihdam dostu yatırımlar­a yönlendire­mez miydi? Ekonomi tüm paydaşları­n katkılarıy­la gelişebili­r. Bu yolda sadece bürokrasiy­e değil büyük sanayicisi­nden KOBİ’lere, bankalarda­n katılım kurumların­a, STK’lardan tüketicile­re görev ve sorumlukla­rı düşüyor. Tüm paydaşlar bu bilinçle hareket etmediği müddetçe orta gelir tuzağından kurtulamay­ız.

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye