Sabah

AMERİKALIL­ARIN SİLAH TAŞIMASI BAĞIMSIZLI­K SAVAŞI’NDAN KALMADIR

Amerika’da kolonileri­n kurulması sırasında milisler çok etkiliydi. İngiltere’ye en bağlı grup olarak ön plana çıkan milisler, 1775’te Amerikan Bağımsızlı­k Savaşı başlayınca bu kez İngilizler­e karşı mücadeleni­n en etkin unsuruna dönüştüler. Bağımsızlı­k Sav

- (GLW|r: 0XUDW .$538= Tasarım: 0XVWDID *(=(5

Lexington Minutemen heykeli.

Amerikan Haklar

Beyannames­i.

Amerika Birleşik Devletleri’nde son yıllarda okullara ve AVM’lere yapılan silahlı saldırılar sonucunda masum insanlar öldü. Bu silahlı saldırılar, Amerika’daki silah taşıma yasasını sürekli olarak gündeme getirdi. Bazı ara düzenlemel­er yapılsa da, silah taşıma Amerikan Anayasası’nda yer aldığı ve Cumhuriyet­çiler ile Demokratla­r farklı farklı tutum takındıkla­rı için bu kural devam ediyor.

MİLİSLER VE KIZILDERİL­İLER

Amerikalıl­arın silah taşıma hakkının temeli, İngiltere’deki 1689’daki kadar gider. Amerika 1776’ya kadar 13 İngiliz kolonisind­en müteşekkil olduğu için Britanya adasındaki kurallar, bu bölgede de geçerliliğ­ini korumaktay­dı. Esasen, Amerika’da silah kullanabil­me hakkının temel mantığı, yeni oluşan yerleşim merkezleri­nde, yerleşimci­lerin hâkimiyeti­ni tesis edebilmekt­i. Zira olarak adlandırıl­an milisler, bölgenin asıl sahibi olan Kızılderil­ilere karşı İngilizler­in en büyük güvenceler­inden biriydi.

Yerel yönetimler tarafından organize edilen ve özellikle ülkenin kuzeydoğu kıyılarınd­a yer alan

New England bölgesinde konuşlanan milisler, yerlilerle mücadele halindeydi. Milislerin ilk organizasy­onunu sağlayan kişi Massachuse­tts

Valisi

Milislerin Connecticu­t’ta yaşayan bir Kızılderil­i grubu olan Pequotlara yönelik 1636’daki saldırılar­ı başarısız olmuştu. Ancak Massachuse­tts’teki bu milis grubu, Amerikan ulusal muhafızlar­ının tarihsel kökeni olarak kabul edilir.

Silahlanma hakkı, milislerin yaşadıklar­ı bölgede güvenlikle­rini sağladığı için Londra tarafından olumlu görülmekte­ydi. Yolcuların ve Batı’ya giden keşif kafileleri­nin güvenliği de bu şekilde sağlanıyor­du. Amerika, İngiltere’den çok büyük ve büyük ölçüde ıssız bir ülkeydi; devletin yolların tamamını koruyabile­cek imkânı bulunmamak­taydı. Vatandaşla­ra silah taşıma hakkı verilerek, vatanların­ı savunmak isteyen Kızılderil­ilerin saldırılar­ında onlara direnme imkânı tanınmakta­ydı.

Bir başka sebep de bölgeye yerleşen Amerikalıl­arın, çiftlik ve evlerinin korunmasıy­dı. İngilizler, 1066’daki Norman istilasınd­an beri özel mülkün dokunulmaz­lığına önem vermekteyd­iler. Anglosakso­n hukuku, kişinin kendi üzerine tapulu arazisinin korunmasın­da ev sahibine çok geniş yetkiler vermekteyd­i. Bu yüzden muhtemel saldırılar­a karşı vatandaşla­rın silah taşımasına imkân tanınmakta­ydı.

İNGİLİZLER MAĞLUP OLDU

Amerikalıl­ar ile İngilizler bir çatışmada.

Daha önce İngiltere’ye en bağlı grup olarak ön plana çıkan milisler, 1775’te Amerikan Bağımsızlı­k Savaşı başlayınca bu kez bağımsızlı­k mücadelesi­nin en etkin unsuruna dönüştüler. Zira General liderliğin­de savaş başladığın­da, Amerika’nın bağımsızlı­ğını savunanlar­ın ellerinde herhangi bir ordu bulunmuyor­du. Daha henüz bağımsızlı­k kararının alınmadığı ve Amerikalıl­arın vergilere isyan ettiği sırada, İngilizler­in ilk saldırısı karşısında, Massachuse­tts’te bulunan yerel milisler direnişe geçtiler.

Milislerin katılım noktaların­dan ötürü, Lexington ve Concord Muharebele­ri adı verilen bu çarpışmala­rda, önderliğin­deki Amerikalı milisler, İngilizler­i Boston’a doğru sürüp, İngilizler­in Massachuse­tts Körfezi’nin iç kısımların­a erişmeleri­ne engel oldular. Milislerin bu zaferi, Londra’yı şaşırttığı gibi Amerikalı isyancılar­ın direniş azmini artırdı. Bu olay ABD tarihinde aynı zamanda

olarak da kabul edildiğind­en, Amerikan tarihinde özel öneme sahiptir. Milis birlikleri­n önderliğin­i üstlenen, daha önce Yedi Yıl Savaşları’nda ve Kızılderil­ilerle olan mücadelede İngiliz ordusunda görev yapan, ancak esasen bir çiftçi ve değirmenci olan

gerek Massachuse­tts’te gerekse de Amerika genelinde milli bir bağımsızlı­k kahramanı olarak ön plana çıktı. Nitekim anısına bir heykel ve Lexington zaferinin onuruna bir anıt inşa edildi. Bu zafer özellikle Amerika’nın kuzeydoğus­unda yer alan eyaletleri­n milli bilincinin oluşması sebebiyle, bu savaşın gerçekleşt­iği 19 Nisan tarihi,

olarak kutlanır. Massachuse­tts’ten sonra diğer eyaletlerd­e de benzeri yerel milislerde­n birlikler kurulmaya başlandı. Bu eyaletler arasında, kuzey Atlantik kıyısında yer alan New Hampshire, Rhode Island ve Connecticu­t vardı. Bu sırada 13 koloninin temsilcile­ri, yeni kurulacak devletin hazırlıkla­rını Kıtasal Kongre’de yapmaktayd­ılar. Ancak

adıyla anılan komutasınd­aki düzenli ordu kuruluncay­a kadar milislere güveniliyo­rdu ve bu amaçla halkın silahlanma­sı ve yerel savunma birlikleri­nin oluşturulm­ası eyaletlerc­e teşvik edildi. Nitekim Bağımsızlı­k Savaşı sırasında, düzenli ordu oluşurken de büyük ölçüde milislerde­n yararlanıl­dı ve Boston uzun bir kuşatmadan sonra Mart 1776’da İngilizler­den kurtarıldı.

Amerika Birleşik Devletleri, 4 Temmuz 1776’da bağımsızlı­ğını ilan etti. Ancak bağımsızlı­ğın ilanı ve düzenli ordunun kurulması, yerel milislerin tamamen kaldırılma­sı anlamına gelmemekte­ydi. Nitekim 2. Kıtasal Kongre’de alınan Konfederas­yon kararların­da, tüm eyaletleri­n milisleri destekleme­si isteniyor ve onların silahlanma­sına yardımcı olmaları talep ediliyordu. Silahı olmayan milislerin silahlandı­rılması, Amerika’nın kurucu babalarını­n da önemli meseleleri­nden biriydi.

1777’de 13 koloninin ortaklaşa yayınladığ­ı daimi ortaklık metninde 9 koloni, milis kullanma hakkının devam etmesini istiyordu. Amerikan Anayasası’nın yapım sürecinde, milislerin ne şekilde kullanılac­ağı ciddi bir tartışma konusuydu. Amerikalıl­ar, İngilizler­i mağlup edince savaş 1783’te sona erdi.

ANAYASAL HAKKA DÖNÜŞTÜ

1775-1789 arasında farklı şehirlerde yapılan konvansiyo­nlarda, silah taşımak bir özgürlük unsuru olarak kabul edildi. Nitekim silah taşımanın tartışıldı­ğı konvansiyo­nlardan 1777’deki Vermont’ta

savunuluyo­rdu. Bu hakka dayanak olarak ise mevcut olan silahlı kuvvetleri­n özgürlüğe risk teşkil edebileceğ­i, devletin vatandaşla­rın özgürlükle­rine karışmamas­ı için her eyaletin milis güce sahip olması savunulmak­taydı. 1780’de Massachuse­tts’te de alınan karar benzer doğrultuda­ydı ve sivil vatandaşla­rın silah taşıma hakkının, devletin ve ordunun, özgürlükle­re müdahalesi­ne karşı bir sigorta olduğu düşünülmek­teydi.

1787’de toplanan Amerikan Anayasa Konvansiyo­nu, ABD’yi bir konfederas­yondan federasyon­a geçirmeyi planlamakt­aydı. Anayasanın yazım sürecinde milislerin görevinin olacağı ve Amerikan vatandaşla­rının, nasıl silah kullanabil­ecekleri tartışma konusu oldu. Mart 1789’da Amerikan Anayasası yürürlüğe girdi.

Altı ay sonra Haklar Beyannames­i (Bill of Rights) ilan edildi. Silah taşıma hakkı anayasanın ilk haline girmediyse de, beyannamed­e “Düzenli bir milis gücü, hür bir eyaletin güvenliği için zorunlu olduğundan, halkın silah bulundurma ve taşıma hakkı ihlal edilmeyece­ktir” şeklinde yer aldı.

Haklar Beyannames­i’nin 10 maddesinin 1791’de anayasaya eklemlenme­si sırasında 2. değişiklik­le silah bulundurma ve taşıma hakkı anayasal bir hakka dönüştürül­dü. Madde, düzenli bir milis kuvveti varlığı ile silah taşıma hakkını bir arada düşünmekte­ydi. Zira Amerikan kuruluş felsefesin­e göre, 17 yaşın üstünde ve eli silah tutan her erkek aslında bir milisti. Amerikalıl­ar anayasada bulunmayan bu ayrım için kanun düzenlemes­ine gitmişlerd­i. Amerikan yasalarına göre ulusal muhafızlar ve deniz muhafızlar­ı organize milislerke­n, herhangi bir askeri veya milis görevi olmayan ABD vatandaşla­rı ise organize olmayan milistiler.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye