Nurullah GÜR
Son haftalarda küresel tedarik zincirlerinde kısmi bir rahatlama yaşanırken, ara mallarının üretiminde tıkanıklar açılıyor. Limanlarda kapasite kullanımının artması taşımacılık maliyetlerini düşürdü. Tüm bunlar enflasyon için olumlu gelişmeler
Koronavirüsün küresel tedarik zincirleri üzerindeki yıkıcı etkilerini herkes hatırlayacaktır. Üzerinden çok uzun süre geçmedi. Geçici olarak kapanan fabrikalar ve azalan vardiyalar bir taraftan üretimi yavaşlatırken, karantina altındaki limanlar ve yetersiz kalan konteynerler ise taşımacılık maliyetlerini arttırmıştı. Tedarik zincirlerindeki tüm bu aksamalar, enflasyon belasını küresel ekonominin başına sardı. Oysa ki küresel tedarik zincirleri salgından önceki 30-40 yıllık dönemde enflasyon oranlarının dünya genelinde geri çekilmesinde büyük rol oynamıştı. 1980’li yıllarda yükselişe geçen küreselleşme dalgası, ücretlerin ve diğer üretim maliyetlerinin görece düşük olduğu gelişen ülkeleri tedarik zincirlerine sıkı sıkıya entegre etmişti. Bu sayede artan üretim ölçeği; birim maliyetleri düşürmüş ve son kertede fiyat artışlarını dizginlemişti.
SALGINDA IŞLER TERSINE DÖNDÜ
Salgın küresel tedarik zincirlerinin üzerine çökünce kısa sürede işler tersine döndü. Malum şimdilerde birçok ülke, para ve maliye politikalarını sıkılaştırarak enflasyon canavarını alt etmeye çalışıyor. Arz şokları normale dönmeden sadece para ve maliye politikaları ile enflasyonu salgın öncesi seviyelere indirmek mümkün değil. Yani küresel ekonominin acilen normalleşmeye ihtiyacı var. Ama son altı ayda normalleşmeyi engelleyen ve geciktiren gelişmeler yaşandı. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi enerji sektörünü derinden sarstı. Hızlı aşılanma sonrasında birçok ülke, ekonomik hayatı olumsuz etkileyen kısıtlamaları kaldırırken, Çin ise ihtiyatlı bir tutum sergilemeye devam etti. Pekin yönetiminin ‘sıfır vaka’ politikasından dolayı bundan yaklaşık iki ay öncesine kadar birçok şehirden karantina haberleri geldi. Çin’in bu tercihi üretim ve lojistikteki bazı aksamaların uzamasına yol açtı.