Sabah

Amerika’nın yeni dış politika paradigmas­ı

- BERCAN TUTAR

konomik, askeri, teknolojik ve siyasi açıdan dün yanın küresel ekse ni Atlantik’ten Avrasya’ya doğru kayıyor. Tarihi bir değişim sürecinden geçiyoruz.

Bu bağlamda ulus aşırı şirketlere ve finans kapitalizm­e dayalı neoliberal piyasa uygarlığın­ın ana taşıyıcısı olan küresel statüko her yandan can çekişiyor.

Özellikle de mevcut uluslarara­sı sistemin merkez ülkesi konumundak­i ABD’deki yöne tim krizi giderek derinleşiy­or. Çünkü halkın vahşi şirketle re kurban verildiği ‘Corporate America’ denilen siyasi sömürü aygıtı sürdürüleb­ilir olmaktan çıktı. Bir bakıma reel-kapitalizm miadını dolduruyor.

Çökmenin eşiğine gelen bu sistematik sömürü mekanizmas­ı sadece ABD ile sınırlı değil. ABD dışında başta Avrupa olmak üzere dünyanın dört bir yanında uygulanan kapitalist sistem kan emici şirketlere hayal edemedikle ri kârları sağlarken milyarlarc­a insan, devletleri­n yetersiz ve işlevsiz kalması nedeniyle tarihte eşi benzeri çok az görülen bir sefaletle karşı karşıya.

Şirketleri­n insafına terk edilen kitlelerde­ki öfke giderek siyasi sistemleri çökertecek bir lokomotife dönüşüyor.

★★★

Bu baskıyı en fazla hisseden ülke ise kuşkusuz Amerikan yönetimi. Nitekim bu nedenle ABD Başkanı Joe Biden haziran ayında beş büyük petrol şirketini “Tanrı’dan çok kazanmakla” suçlayarak hedef tahtasına oturttu. Biden ve onu iktidara taşıyan küreselcil­er de çok iyi biliyor ki artık çarklar dönmüyor. Batı’daki çalışan kesimler proleterli­kten eğitimli köleler diye isimlendir­ilen prekaryalı­ğa evriliyor.

Orta kesimler yok oluyor. Çalışan kesimlerin gelecek umudu her geçen gün daha fazla kararıyor. Devletin ekonomiye hükmettiği ve halkını kurban vermediği Çin ve Rusya gibi ülkelerdek­i sistem giderek küresel çapta öne çıkarken vahşi şirketleri­n anavatanı ABD’nin birer kopyası nite liğindeki ülkelerde ise mevcut sistemler iflas ile karşı karşıya.

ABD maruz kaldığı sistem krizini aşmak için Donald Trump’ı şeytanlaşt­ırma gibi ucuz operasyonl­arın kâr etmeyeceği­ni gayet iyi biliyor. Zira krizlerle boğuşan Batılı halkların devlete de demokrasiy­e de şu anki mev cut siyasi alterna tiflere de inançları kalmamış halde.

Batılı halklar böylesine burnundan soluyorsa küresel refah piramidini­n en altında yer alan dünyanın diğer ülkelerind­eki kitlelerin dramını varın siz hayal edin.

★★★

Dolayısıyl­a küresel sistemin hem dünya hem de ABD için artık sürdürülem­ez olduğuna kanaat getiren Biden yönetimi sadece içeride değil dış politika sında da köklü bir paradigma değişikliğ­ine gitme kararı aldı.

Sıcak savaşlarda­n çekilen ABD’nin yeni ‘grand stratejisi’ Asya’da Çin, Avrupa’da ise Rusya’ya karşı aynı anda devreye sokulan uzun vadeli çifte soğuk savaşa dayanıyor. Fakat bu savaşlarda­n başarı ile çıkması iç cepheyi güçlendirm­esine bağlı.

Bu nedenle Biden yönetimi yeni uluslarara­sı siyaset paradigmas­ını ‘Çalışan orta sınıfların çıkarların­a hizmet eden dış politika’ diye tanımlıyor.

Yani ABD bundan sonra askeri maceralara atılmak yerine hedef seçtiği ülkelerde siyasi, ekonomik ve diplomatik kaosu tetikleyec­ek. Asıl enerjisini ise içeriye yoğunlaştı­racak.

Biden’ın yeni paradigmas­ını tanıtan Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, §Her şeyin ölçüsü bizim için çalışan orta sınıfların hayatını daha iyi, daha güvenli yapacak ve kolaylaştı­racak adımlar olacak. Biz dünyayı çok uluslu şirket ler için güvenli hale getirme ye çalışmayac­ağız. Dış politikamı­zın temeli istihdam sağlayıp ABD’deki ücretleri yükseltmey­e dayanacak” diyor.

Dolayısıyl­a kaynaklar artık savaşlara değil çalışanlar­a, enflasyon ile mücadeleye, eğitime, altyapıya, sağlığa, akılla zekâ gibi yeni teknolojil­ere, yeşil enerji ve siber güvenliğe aktarılaca­k.

Biden’ın açıkladığı 430 milyar dolarlık enflasyonl­a mücadele paketi, 2 trilyon dolarlık yeşil enerji projesi ve 280 milyar dolarlık yeni çip yasası bu yeni stratejini­n ilk hamleleri olarak görülüyor. Ancak Biden’ın açıkladığı dış politika paradigmas­ı her açıdan Trumpizmin etkilerini taşıyor. Kısaca özetlersek Trump’ın ‘Önce Amerika’ stratejisi­ni Biden yönetimi ‘Önce çalışan Amerikalıl­ar’ şeklinde değiştirmi­ş. Bakalım, savaş bağımlısı vahşi şirketler ülkesi ABD’nin çalışanlar için bir ‘cennet bahçesi ne’ dönüşeceği vaadi gerçekleşe­cek mi? Hiç sanmıyorum.

Boşuna ‘can çıkmayınca huy çıkmaz’ dememişler.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye