Sabah

Millet İttifakı’nın adayı ne zaman açıklanır?

- MH g9hR SMS MO9 \D] ’\e J|QGeU IDFeERRN FRP/PDKPXtRYXU

Aylardır hatta yıllardır kamuoyu, televizyon­lar, gazeteler, CHP’nin başını çektiği muhalefeti­n erken seçim talebini ve adayının kim olacağını tartışıp durdu. Araya renk olsun diye güçlendiri­lmiş parlamente­r sistem, Anayasa önerisi veya en son Ortak Politikala­r Mutabakat Metni gibi “AB’den aferin alan” eski Türkiye özlemi öneriler de girdi ama sonuç değişmedi.

Millet İttifakı adını aldıkları halde ne aday tartışması bitti ne de aralarında­ki çekişme.

Şimdi herkesin kafasında aynı soru var: “Gerçekten bu partiler anlaşamadı­lar mı yoksa adaylık tartışması­nı bir rek lam aracı olarak mı kullanıyor­lar?”

Zaman zaman ben de Altılı Masa’nın hem yetki meselesind­e hem de adayın kim olacağı konusunda gerilim yaşadığını, Akşener’in Kılıçdaroğ­lu yerine İmamoğlu’nu istediğini yazdım.

Onlar da aralarında­ki bu yarışı hiç saklamadı. Akşener de Kılıçdaroğ­lu’nun yüzüne karşı “kazanacak aday” deyip durdu. Saraçhane’de İmamoğlu’yla “çak” yapıp meydan okudu. Kılıçdaroğ­lu da “Bana mısın” demedi.

Ertesi gün Kılıçdaroğ­lu, grup toplantısı­nda İmamoğlu’na meydan okudu, o da kös kös dinledi. Sonra kendi siyasi yolculuğu için Anadolu turuna çıktı.

Aynı şeyler biraz farklı da olsa, Ahmet Davutoğlu’nun “kriz çıkar” meselesind­e veya Ali Babacan’ın, “Avrupa görecek, aferin Türkiye’ye diyecek...” çıkışında da yaşandı. Masadaki hiç kimse bunlardan rahatsız olmadı, incinmedi.

Hoşgörü mü, rol mü?

Sindirilme­si ağır sözler söylense de sanki hiçbir şey olmamış gibi 6 siyasi aktör, yuvarlak masada buluşup 9-10 saat konuştu.

Peki bütün bunlar çok “hoşgörü” sahibi oldukları için miydi yoksa hepsi rol müydü?

Doğrusu bu rol meselesini hep düşündüm. Zaman zaman da ucuz bir gündemde kalma çabası diye yazdım ve yorumladım. Ama bunu söylememe rağmen o kurgunun bir parçası olmaktan da kurtulamad­ım. Nasıl kurtulabil­irdim ki, bu ülkenin 6 partisi bir araya geliyorsa doğal olarak dönüp bakar ve değerlendi­rirsiniz.

Ama artık bu iş çok uzadı ve işin tadı kaçtı. Sanıyorum bugünlerde sadece biz gazetecile­r değil artık Millet İttifakı’nı destekleye­nler de usandı ki hepsi isyan noktasında.

Buna rağmen masacıları­n umurunda değil. Öyle olsaydı, en azından 13 Şubat’ta veya hemen sonra adaylarını açıklarlar­dı. Ama açıklamaya­caklar. Bunu da gereksiz tartışmala­r nedeniyle veya “yıpranır” kaygısıyla değil, bilinçli olarak yapmayacak­lar.

12 Mart işareti

Önceki gün Ankara’da muhalefeti­n merkezinde bulunan bir siyasi aktörle konuştum. Israrla da adayın ne zaman açıklanaca­ğını sordum.

Ne dese beğenirsin­iz? “Biraz daha

bekleyin.”

Sonra da devam etti:

“Farkındays­anız her gün televiz yonlarda Millet İttifakı’nın ya adayı ya bir çalışması ya da aralarında­ki ger ginlik tartışılıy­or. Bundan iyi reklam mı olur? İsteseniz bunu parayla bile yapamazsın­ız.”

Artık aralarında­ki gerçek kavgayı gizlemek için mi yaptı bilemem ama araya girip sordum: “Bu sizin açınızdan güven sarsıcı olmaz mı?”

“Olmaz tabii, bu halk çabuk unu tur. Seçim takvimi resmen açıklanın caya kadar da adayımız açıklanmay­a cak.”

Şaşırdınız mı bilmiyorum ama verdiği şu ayrıntı da dikkat çekici:

“Adayımız belli, herkes kendi çalışmasın­ı da yapıyor. Neden aday meselesiyl­e işi tekleştire­lim. Cumhurbaşk­anı 10 Mart’ta seçim tarihini açıkladıkt­an, hatta Resmi Gazete’de yayınlandı­ktan sonra belki 12 Mart’ta adayımızı açıklarız. Acelemiz yok.”

Herhalde en geç martta gerçekten kavga mı ettiklerin­i yoksa rol mü yaptıkları­nı, 14 Mayıs’ta halkın onlara nasıl baktığını öğreneceği­z.

Tel

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye