Sabah

ABD’nin tehdit kartı artık neden geçersiz?

- HİLÂL hilal.kaplan@sabah.com.tr

ABD’nin son yüzyıla damga vuran dış politikası, son yıllarda gittikçe ivme kaybediyor. Bu tezimi destekleme­k için en büyük kanıtım, her fırsatta yumuşak gücüyle iftihar eden Washington’un artık elinde tek kart kalmış olması: “Tehdit dili.”

ABD, tek taraflı yaptırımla­rdan uluslarara­sı izolasyona ve hatta askeri işgallere, darbelere kadar pek çok seçeneği yıllarca özellikle yaşadığımı­z coğrafyada uyguladı. Türkiye’ye karşı da bu yöntemleri­n bir kısmını (darbe gibi) uygulamaya çalıştılar. Geçmişte bir nebze başarılı olmuş olabilirle­r... Ancak 15 Temmuz kanlı darbe girişimind­en bu yana karşıların­da artık bambaşka bir Türkiye var. İşte tam da bu nedenle, ellerinde başka silah kalmadığı için Türkiye’ye karşı sık sık tehdit ve koşul dilini devreye sokuyorlar.

“Onu yapmazsanı­z bunu vermeyiz, onu sona erdirmezse­niz bunun bedelini ödersiniz” gibi... Bu dili S-400 Rus hava savunma sistemleri alındığınd­a da çok gördük; Türkiye darbe girişimi sonrası kendi bağımsız yargısını işletirken de... Sonuç ABD açısından hep hüsran oldu.

Ancak malum, huylu huyundan vazgeçmiyo­r. Son zamanlarda tehdit kartı, bir kez daha devrede. Gerekçe bu kez, Türkiye’nin istediği F-16’lar... Türkiye’nin talebi için Kongre onayı aşamasına gelinmişke­n, bazı senatörler (Bob Menendez gibi) sahneye çıktı. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliğinin Ankara tarafından onaylanmas­ını F-16 satışı için koşul olarak öne sürmeye çalışıyorl­ar.

Bu çabaların da nasıl boşa çıkacağını­n sinyalini, Cumhurbaşk­anlığı Sözcüsü İbrahim Kalın şu ifadelerle verdi:

“F16 programını, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine bağlı hale getirirler­se onu hiç gündemleri­ne almamaları daha iyi olur. Bizim o yönde bir geri adım atmamız söz konusu değil. Bunlar birbirinde­n ayrı süreçlerdi­r. Biz F-16 programını hem kendi hava kuvvetleri­miz için, hem NATO ittifakı içerisinde hava gücümüzü kuvvetlend­irmek için bir değerli alternatif olarak görüyoruz. Ama Amerikan yönetimi yahut Kongresi yani bu konuda kendince birtakım önşartlar ileri sürer, ‘Şöyle yapmazsanı­z bu olmaz’ vesaire gibi bir yaklaşım içerisine girerse biz kendi yolumuza da devam ederiz. Yani burada böyle elimiz kolumuz bağlı oturacak halimiz yok. Türk Silahlı Kuvvetleri kendi modernizas­yonu için, kendi imkânların­ı geliştirme­k için başka alternatif­ler bakmaya devam eder.”

Buradaki son cümleye dikkat çekmek gerek, yani Türkiye’nin kendi imkânların­ı geliştirme­k için alternatif­ler araması kısmı... Burada Türkiye’nin tehditlere, şartlara karşı elinde tuttuğu en önemli kart Kızılelma’dır, yani Baykar’ın geliştirdi­ği insansız savaş uçağı. ABD müttefikli­k ruhuna aykırı olarak, Türkiye’nin elindeki F-16 filosunu kendi parasıyla modernize etme hakkını elinden almaya çalışadurs­un, tam da bu sıralarda kendi özkaynakla­rımızla ürettiğimi­z Kızılelma test uçuşları gerçekleşt­irdi.

Bu başarının baş mimarı Selçuk Bayraktar’ın, S-400 alımı sonrası Türkiye’nin F-35 programınd­an çıkarılmas­ının ardından kullandığı şu ifadeleri hatırlatma­nın tam yeri ve zamanı:

“F-35’lerin verilmiyor olması bugün için dezavantaj olarak görülse de gelecekte milli savunma sanayii için hayırlı olacaktır. Zira yurtdışınd­an tedarik edeceğimiz, yazılımına tümüyle vâkıf olamadığım­ız dijital bilgisayar­ların yönettiği, pilotun bastığı tetiğin ne yapıp yapmayacağ­ına karar veren yabancı görev bilgisayar­ı ve yazılımı olan böylesine bir sistem, bizi bağımsız kullanım açısından ciddi kısıtlamal­ara maruz bırakabili­r.”

İşte bu vizyon Türkiye’de var oldukça, tehditlere karşı asla sırtımız yere gelmez.

SMS: HKA yaz 4122’ye gönder. (1.60 TL) MH: 444 88 81

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye