Hediye Nine...
Deprem bölgesindeyiz... İlk durak Hatay... Sabah Adana uçağıyla yola çıktık. Havalimanı açık ama Hatay-Adana arasındaki yolda yardım götü ren yüzlerce araç nedeniyle trafik var. Zaman zaman da yolda deprem ve çökmeler nedeniyle trafik tek şeritten sağlanıyor. 4 saat sonra Hatay’a varıyoruz.
Biz gittiğimizde her yer karanlık... Manzara korkunç...
Her tarafta çöken binalar...
Ayakta kalan binalar şehrin biraz daha dışında... Ama onların da oturulacak
durumu yok.
Bir tarafta enkaz kurtarma çalışmaları sürüyor diğer tarafta çadırlar kurulup yardımlar dağıtılıyor.
Yolda yürürken kağıt gibi çökmüş binaların üzerinize yıkılacağını düşünüyorsunuz. Artçılar da devam ediyor.
Geceyi yol kenarında arabada geçir dikten sonra sabah daha net şehrin fotoğrafı ortaya çıkıyor.
Hatay’ın bu halini gören sanki şehre bombalar yağdığını düşünür.
Taş üzerine taş kalmamış gibi... Evleri yıkılmamış ama yaşadıkları binanın her tarafı zarar görmüş bir aileyle karşılaşıyorum.
Evlerinin otoparkına derme çatma bir çadır yapmışlar. Oradaki halıcının malzemelerinin üzerinde geceyi geçirmişler...
Hediye Aslaner ve Abdurrahman Aslaner...
Hediye Nine, deprem gecesi yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “4.30’ta bir sallandık. ‘Hacı deprem oluyor’ dedim kapıya yöneldik ama açılmadı. Üzerime fortmanto düştü. Sonra oradan eşimin yardımıyla çıktım, duvarlar üzerime yıkıldı. Balkonun ışığını gördük. Oradan çıktık, demir kapı vardı. Dışarıya seslendik, birkaç genç çocuk bizi kurtardı. Köydeki akrabalarımız kurtulamadı, dün 100 kişi defnedildi.”
Anlatırken Hediye Nine’nin gözünden yaş eksik olmuyor.
‘Şimdi ne yapacaksınız’ diyorum... AFAD’ı anlatıyor.
Çocukları başvurmuş, AFAD onları Eskişehir’e akrabalarının yanında götürecekmiş...
‘Sağ olsunlar’ diyor...
Bugün yola çıktılar, hayırla varsınlar.