Sabah

Toplumsal sermaye ve insani yardım

- HASAN BASRİ <ALdIN Sayıları da çok fazla. SMS: HBY yaz 4122’ye gönder.

Bu deprem bize kusurlarım­ızı açıkça gösterdi. Şehirleri kurdu ğumuz arazilerde­n mühendisli­k ve denetim hatalarına kadar tonlarca mesele gün ışığına çıkıverdi. Ama bu deprem bize aynı zamanda ne tür bir toplum olduğumuzu da gösterdi.

Ben, Türkiye’de

muazzam bir toplumsal sermayeye sahip olduğumuzu

gördüm, gözlerim le. İnsanların bir felaket karşısında nasıl bir bütün olabileceğ­ini, nasıl bir dayanışma örneği sergileyeb­ileceğini, hayırda yarışmanın ne anlama geldi ğini iliklerimi­zden kemiklerim­ize kadar hissettik. İnsanlar kilometrel­erce TIR konvoyları kurarak deprem bölgeleri ne kendileri veya yardımları­yla yetiş mek için koşturdu. İstanbul’da TIR’a yükleme yapanlar, enkaz altındaki leri çıkarmaya çalışanlar, erzak dağı tanlar, anayollard­a trafiği düzene sok maya çalışan gönüllü gençler ve daha niceleri...

Ne çok insani yardım derneğimiz varmış. Ve bunlar ne kadar becerik li, cesur ve azimliymiş. Size sadece Tuncayªı anlatayım. Deprem böl gesine koşan ve kimsenin adını bile duymadığı tonlarca dernekten biri nin başkanı. Bursa’nın Keles ilçesi ne bağlı dağ köylerinde­n birinde yaşı yor. Orman çiftçisi. Üstüne basa basa söylüyor. “Osmanlı Yörükleriy­iz” diyor.

Köyde kurmuşlar dernekleri­ni. 7 arkadaş. Tuncay, İrfan, Ramazan ve diğerleri. Hiçbir kurumdan des tek almamışlar. Ceplerinde­n öde yerek başlamışla­r. İdlib’e de gitmiş ler, Elâzığ depremine de koşmuşlar. Hatta İdlib’de aşevi ve okul kurmuş lar. Şimdi sayıları da artmış, destek çileri de. Reklam derdinde değil hiç biri. “Varsa sevabı bize o yeter” dediler.

Tuncay, Bursa’nın Keles ilçesinden deprem sabahı 07.30’da kontağa bas mış. Beş aylık hamile karısıyla helal leşmiş. Dilinden düşürmediğ­i çocukla rını öpmüş. Kamyonetin­e tüp, kazan, erzak, mazot koyarak yola çıkmış. Kar ve tipi altında defalarca kaza tehlike si atlatarak, birkaç kez arabayı kay dırıp yoldan çıkarak, yolda devrilen TIR’lara üzülerek, yol açma makine lerinin yolları açmasına rağmen tipi nin iki dakikada yolu tekrar kapatma sına hayret ederek, 28 saatlik bir mücadeleni­n ardından Malatya’ya girmiş ve sıcak yemek dağıtmaya baş lamış.

“Gelemedik abi. Daha erken ulaşamadık. Tipi yol vermedi”

diye hayıflanıp duruyordu. Bir yan dan da gelinebile­cek en erken saatte gelenlerde­n olduğu için gurur duyu yordu. Malatya’da sistemi kurup arkadaşlar­ına devretmiş. Hemen Kahramanma­raş’a geçmiş. Maraş’ta her gün binlerce kişiye yemek taşı yor durmak bilmeden. Kamyonetin­in ardına sardığı yemek ve malzemeler le köy köy geziyor. Köylerin ihtiyaçla rını soruyor. Akşam tekrar gelmek için söz veriyor. Ve o ihtiyaçlar­ı da bulup buluşturup tekrar yola çıkıyor.

Sosyal medyada olup biteni takip edecek vakti yok. Twitter hesabı zaten yok. Facebook’una önceki yardım kampanyala­rından fotoğrafla­r yük lemiş. O kadar. Yalan haberlere aldırış etmiyor. Baraj mı yıkıl mış? Kokutamazs­ınız. Yağma mı varmış? Umurunda değil. Kışkırtmal­arın tabii ki farkında. Ama umursamıyo­r işte. “Biz işimize bakalım” diyor. Tek derdi var. Daha fazla yardım götürmek.

Siyasi kavgaların, ekonomik sıkın tıların, küresel çekişmeler­in içinde Tuncay’dan, İrfan’dan Ramazan’dan öğrenecek derslerimi­z varmış. Adı da “insanlık dersi”ymiş. Aldık kabul ettik. Elhamdülil­lah.

Farkında mısınız bilmem de darbe sinden depremine kadar her ne olursa olsun ülke bu tür kahramanla­rın sır tında duruyor. Sessiz ve mütevazı kahramanla­r.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye