Hatay’a stratejik açıdan bakmak!

Milli Güvenlik Kurulu’nun ilk toplantısının bir gündem maddesi de Hatay’a öncelik vermek üzere depremden olumsuz etkilenen sınır illerinin demografisini yeniden ele almak olmalı! Bu, “nüfus ve nüfuz” meselesi çok mühim. Zira Hatay’dan başlayan göçü ciddiye almak zorundayız. Kentten ayrılanların gittikleri illerde de tespiti yapılmalı ve memleketlerine dönüşleri teşvik edilmeli.

Antakya’da, AFAD Koordinasyon Merkezi’nde buluştuğumuz AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin

Serinyol 8’inci Komando Tugayı’nda görüştüğümüz Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da depremin ilk gününden itibaren Hatay’da. Akar; imar, afet ve acil durum yönetimiyle ilgili detaylara hakim olsa da kendi alanı dışındaki konulara girmek istemedi. Deprem haberi alındığı andan itibaren askerin sahaya çıkmadığını ileri sürerek milletin sinir uçlarına basan muhalefete söyleyeceği epeyce sözü vardı ama “Gün, birlik ve beraberlik günü. Her şeyin vakti var” demekle yetindi. Bu nedenle ben, kişisel bilgi ve izlenimlerimi paylaşmak durumundayım.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a, deprem haberi süratle bildiriliyor ve tüm devlet kurumları alarma geçiriliyor. Cumhurbaşkanı, 05.00’ten itibaren farklı kurumlardan gelen ön bilgileri alıyor, hasar yaygın ve ağır görünüyor.

Saat 06.00’da Genelkurmay, Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri Kriz Merkezleri çalışmaya başlıyor. Uçakların ve gemilerin hazırlanması emri veriliyor.

Saat 07.00 civarında Kayseri’deki üste bulunan 3 adet A400 M nakliye uçağı, arama-kurtarma ekiplerini çeşitli illerden deprem bölgesine nakletmek için pistte hazır bekletiliyor.

Saat 07.30’da Bayraktar, Sancaktar ve İskenderun gemileri göreve hazır duruma getiriliyor.

Malatya 2. Ordu Komutanı Org. Metin Gürak, 05.10’da sorumluluk alanına dair bildirimleri topluyor. Ordu karargâhının karşısında yıkılan binaya istihkâm kurtarma timi 08.30’da giriyor, canları kurtarıyor.

Diğer birlik komutanlarına “Valilerle temasa geçin. Ne istiyorlarsa karşıla yın” emri gönderiliyor. Askeri kanallar açık ama sivil iletişimde aksaklıklar yaşanıyor!

Bölgede başlayan akaryakıt sıkıntısı nedeni ile NATO stokları açılıyor. Ordu evleri, askeri kamplar depremzedelere tahsis ediliyor.

Hatay havalimanı pistinin ağır hasarlı olması, sert kış şartları ve hava muhalefeti yüzünden 40 dakikada bölgeye intikal edebilecek uçak ve helikopterlerin gelişi uzun saatlere yayılıyor!

İlk depremin şoku atlatılamadan, ikinci depremin şiddeti de müdahale ekiplerinin kabiliyetini kısıtlıyor. Örneğin 6 Şubat günü öğle saatlerinde Malatyalılara bir tas sıcak çorba ikram eden askerin mutfağı da yıkılıyor!

İncirlik’teki tanker üs komutanına, ABD’nin elindeki uçak ve helikopterlerden de yararlanın emri gönderiliyor. 10 helikopter ve 2 uçak TSK’nın koordinasyonunda bulunuyor.

Elbette kritik husus! Gelibolu’dan Tunceli’ye, Sakarya’dan KKTC’ye kadar değişik birlikler deprem bölgesine kaydırılırken sınır güvenliği, terörle mücadele ve kadro dengesi de gözetiliyor.

Ve son konu... Şu meşhur Amerikan uçak gemisi meselesi. Ankara’nın böyle bir talebi yok. O gemi Kıbrıs’ın batısında eğitim yapıyor ve şimdi Kızıldeniz rotasında ilerliyor. İstanbul’a gelen diğer Amerikan gemisinin ise Türkiye ile dayanışma kapsamında kısa süreli ziyareti günler öncesinden planlanıyor. Hatta Sarayburnu uygun olmadığı, Dolmabahçe de güvenlik açısından riskli bulunduğu için açıkta demirlemesi isteniyor. Ardından Gölcük’e uğrayıp, ayrılıyor.